Bu ufacık balığın bu kadar lezzetli olması... Benim gibi balıkla arası çok iyi olmayanların bile iştahla yiyebileceği bir çeşit. Uzmanlara göre haftada en az 1 öğün balık tüketmemiz gerektiğini çok iyi biliyoruz. En sağlıklısı ızgara olanı elbette ama arada da kızartma yapmanın bir sakıncası olmaz diye düşünüyorum. Kılçıklarından tamamen arınmış, dışındaki unlu kaplaması sayesinde içine fazlaca yağ çektirmeden, çıtır çıtır, yanında bol yeşillik, daha ne olsun :)








Bu reçetenin ölçüleri tamamen sizin isteğinize bağlı. Ben örnekleme olması için şöyle söyleyeyim :1 kg. hamsi, 1/2 su bardağı mısır unu - un karışımı, 1 çay kaşağı tuz ve kızartmak için sıvı yağ kullandım.

Öncelikle balıktan başlayayım. Tam mevsiminde tazecik hamsileri balıkçıya temizleterek satın aldım. Sizin böyle bir imkanınız yoksa ve balık temizliyebiliyorsanız balığın kılçıkları da dahil olmak üzere güzelce temizleyin, akar suda yıkayarak süzülmeleri için süzgeçe alın. İki adet balığı derileri dışa gelecek şekilde, aynı büyüklükte olmalarına özen göstererek birleştirin. Bütün balıklar bu şekilde eşleşene kadar bu işlemi uygulayın.





Bu işlemden sonra dilerseniz un, dilerseniz mısır unu ya da benim yaptığım gibi eşit miktarda un ve mısır ununu genişce bir tabakta harmanlayın. İçine tuz ekleyin. Hazırladığınız bu karışıma balıklarınızı arkalı önlü bulayın.







Derin bir tavada yağı kızdırdıktan sonra balıklarınızı kızartın. Kızaran balıkları fazla yağlarından arındırmak için kağıt havlu üzerine alın. 

Yanına bol yeşillik, roka, kırmızı soğan, turp gibi sebzelerden oluşan bir salata ile servis yapmanızı öneririm.

Afiyet olsun.


Kavanoz ya da kutu içinde sakladığınızda 10 gün kadar tazeliğini kaybetmeyen kıtır kıtır bir kurabiye. Üzerindeki damla çikolata ile tatlı krizlerinde el altında olmasında fayda var :) Yapımı da bir o kadar kolay.




250 gr. oda ısısında tereyağ
4 yemek kaşığı nişasta
2 adet yumurta

1 kahve fincanı toz şeker
1 çay bardağı sıvı yağ
1 paket kakaolu puding
1 paket kabartma tozu
1 paket vanilya
Aldığı kadar un

Üzeri İçin;
Damla çikolata

1 bütün yumurta ve 1 yumurtanın sarısını, unun ve damla çikolatanın dışında kalan malzemelerle birlikte bir kase içinde karıştırın. Bu karşıma azar azar un ilave ederek, ele yapışmayan, kulak memesi kıvamında bir hamur yoğurun.

Yoğurduğunuz bu hamuru, unlanmış tezgah üzerinde merdane yardımıyla açın. Kurabiye kalıpları ya da bardakla keserek yağlı kağıt serilmiş fırın tepsisine aralıklı olarak dizin. Eğer hamuru açıp kalıpla kesmeye zamanınız yoksa, hamurdan fındık büyüklüğünde parçalar kopartarak, elinizde yuvarladığınızda da kurabiyenizin lezzetinden kaybınız olmayacaktır.

Üzerine yumurta akı sürün, çikolata parçalarından koyun.

180 dereceli önceden ısıtılmış fırında üzeri pembeleşene kadar pişirin. Pişirdiğiniz kurabiyeleri ızgara telinin üzerine alarak soğumaya bırakın.

Afiyet olsun.

Mucize sebzelerden birisidir kereviz. Uzmanlar mideyi kuvvetlendirdiğini ve iştah açtığını belirtiyorlar.İç salgı bezlerini ve özellikle vücutta çok çeşitli vazifesi olan böbrek üstü bezlerini çalıştırdığını, sinir yorgunluğunu önlediğini, kanı pisliklerinden temizlediğini ve sivilcelerin geçmesine, yüzün pembe bir hal almasına yaradığını da vurgulayan uzmanlar, kerevizin diğer faydalarını şöyle sıralıyor: Karaciğerin şişliğini giderip onu yorgunluk maddelerinden temizliyor. Sarılığı gideriyor, böbrekleri çalıştırıyor, fazla suyu dışarı atıyor. Böbreklerden kumu, taşı döküyor.

Ayrıca bitkinin körpe yaprakları, güneşsiz ve havadar bir yerde kurutularak toz haline getirildiğinde, bazı yiyeceklere, özellikle salata soslarına çeşni vermesi için kullanılabiliyor.

Bu denli faydalı olan kerevizi alışılgelmişin dışında portakal suyu ile pişirmenizi öneririm. Hem görüntüsü hem tadı çok güzel oluyor.



1 kg. kereviz
2 adet havuç
2 adet patates
1 adet kuru soğan
2 adet portakalın suyu
2 adet kesme şeker
Tuz
1/2 su bardağı zeytinyağ-ayçiçekyağ karışımı

Üzeri İçin:
Kıyılmış kereviz yaprağı

Soğanın kabuklarını soyup, yarım ay şeklinde doğradıktan sonra zeytinyağ-ayçiçekyağı karışımıyla tencereye alıp, pembeleşene kadar kavurun. Burada neden ayçiçekyağı ve zeytinyağını birlikte kullanıyoruz sorusunu sorabilirsiniz. Bilindiği gibi zeytinyağının buzdolabında donma özelliği vardır. Bu nedenle ayçiçek yağı ile karıştırırsanız, bu işleme engel olmuş olursunuz.

Havuçların kabuklarını soyup verev şekilde dilimleyin,soğanlara ilave ederek kavurmaya devam edin. Portakal suyunu ilave edin. Havuçlar hafif yumuşayana kadar pişmeye bırakın. Bu arada kereviz ve patateslerin kabuklarını soyun, yuvarlak halkalar halinde doğrayın. Havuçlara ekleyip, tuz ve şekeri de ilave edin. Sebzelerin üzerini geçecek miktarda su ilave edip kontrollü şekilde pişmeye bırakın.

Pişirdiğiniz yemeği oda ısısına gelene kadar kapağını açmadan tencere içerisinde bırakırsanız kerevizlerin kararmasını engellemiş olursunuz.

Yemeği servis tabağına aldıktan sonra üzerine ince kıydığınız kereviz yapraklarını serperek servis yapabilirsiniz.

Afiyet olsun.
Bu reçeteyi geçen gün kahve içmeye gittiğim bir arkadaşımdan edindim. Kahvenin yanında inanılmaz güzel olmuştu. Kıyır kıyır ağızda dağılan, kapaklı bir kutuda ya da kavanozda saklandığında bir kaç gün tazeliğini kaybetmiyen bir kurabiye. Küçük ebatlarda yaparsanız deyim yerindeyse lokmalık oluyor.








1 adet yumurta
1 su bardağı pudra şekeri
150 gr. oda ısısında tereyağ
4 yemek kaşığı sıvı yağ
5 yemek kaşığı nişasta
2 yemek kaşığı ılık su
2 tatlı kaşığı neskafe
1 paket vanilya
1 paket kabartma tozu
Aldığı kadar un

Üzeri için:
Fındık

Derin bir kase içine un hariç bütün malzemeleri koyun. Azar azar unu ilave ederek kulak memesi yumuşaklığında, ele yapışmayan bir hamur hazırlayın. Hazırladığınız bu hamurdan fındık büyüklüğünde parçalar kopartarak elinizin içinde yuvarlayın. Orta kısımlarına parmağınızla bastırıp çukur açtıktan sonra, fındık yerleştirin. Yağlı kağıt serdiğiniz fırın tepsisine aralıklı olarak dizin.

Önceden ısıtılmış 180 derece ısılı fırında pembeleşene kadar pişirin. Pişen kurabiyeleri ızgara telinin üzerine alarak soğumaya bırakın. Kurabiyeleriniz servise hazır.





Afiyet olsun.

Hepimizin sık sık duyduğu bir terimdir marine etmek ya da terbiye etmek.Anlamı ızgara yapılacak etlerin; çeşitli baharat, sıvı karışımlar (süt, zeytinyağı, bazen soğanın sadece suyu, domates rendesi gibi) ile çeşitli otllar eklenerek hazırlanan sos kıvamındaki malzemelere bulanarak bir süre dinlendirilmesi anlamını taşır. Bu işlem uygulanan etlere yumuşaklık ve ızgara edilirken kurutmama imkanı verir. Tabi ekledikleri lezzet ve aromayı da söylemeden geçmemek gerekir. Benim bu tarifte kullandığım marine malzemeleri hepimizin evinde sıkca kullandığımız malzemelerden oluşuyor.Ayrıca yapımıda çok kolay. Bu tarifle belki sizde benim gibi et yemekten hoşlamayn birisinin fikrini değiştirebiliesiniz :)





500 gr. kemiksiz ızgaralık tavuk kalça eti
2 yemek kaşığı mayonez ( ben yağ oranı düşük olduğundan light mayonez kullandım)
2 yemek kaşığı ketçap
1 yemek kaşığı hardal
1/2 çay bardağı zeytinyağ
3 diş sarmısak
Tuz (soya sos tuzlu olduğundan bir fiske kullanmak yeterli oluyor ama soya sos kullanmayı tercih etmezseniz damak tadınıza uygun miktarda koyabilirsiniz)
Kırmızı pul biber (acı sevmiyorsanız kullanmayabilirsiniz)
1/2 çay kaşığı köri
1 çay kaşığı kuru kekik
3-4 yemek kaşığı kaşık soya sosu


Tavuk etlerinin eğer varsa üzerlerindeki fazla yağlarını bıçakla temizleyerek işe başlayalım. Etlerin sığabileceği büyüklükteki bir kaseye zeytinyağı, soya sos, baharatlar, ezilmiş sarmısak, hardal, ketçap, mayonezi koyarak iyice karıştırın. Hazırladığınız bu karışımın içine tavuk etlerini dahil ederek, etlerin her tarafının bu sosa iyice bulanmasını sağlayın.






Marine ettiğiniz etlerinizi ağzını kapatarak, etlerin sosu iyice çekmesi için en az 1 saat buzdolabında bekletin. Daha uzun süre bekletmek marinasyon açısından her zaman daha iyi sonuç verir.

Dinlendirdiğiniz tavuk etlerini; içinde yeterince yağ olduğundan, yağsız, tercihen teflon tavada arkalı önlü kızartarak servis yapabilirsiniz.

Yanına kızarmış patates, püre, haşlanmış sebzeler ya da pilav çok iyi arkadaşlık ediyor.

Afiyet olsun.
Börek bizim sofralarımızın olmazsa olmazları arasında. İç malzemesi damak zevkine göre çeşitlilik göstersede herhalde kimsenin hayır diyemeyeceği bir yemek çeşidi. Anadolu kadınlarımızın kendi hazırladıkları hamurdan incecik açıp, saç üstünde pişirdikleri yufkalarla, yöresel otlar ve peynirler kullanarak hazırladıkları, iç malzemelerle tatlandırdıkları böreklerin tadının güzelliği tartışılmaz. Biz şehirliler ne yazık ki hazır aldığımız yufkayı kullanmak zorunda kalıyoruz.İster kahvaltıda, ister çay yanında, ister misafirlerimize ikram etmek için bir alternatif :Mantarlı Tepsi Böreği. Ben bu tarifte mantar kullandım ama siz dilediğiniz herhangi bir iç malzemeyi (peynir, kıyma, ıspanak ya da patates gibi ) kullanabilirsiniz.



5 adet yufka
2 su bardağı süt
2 adet yumurta
250 gr. tereyağı
Tuz

İçi İçin:
1 kg. mantar
1 adet kuru soğan
2 yemek kaşığı tereyağı
Tuz
Karabiber

Öncelikle iç harcını hazırlayıp soğutmamız gerekiyor. Bunun için yıkayıp tavla zarı şeklinde kestiğimiz mantarı, küp küp doğranmış, yağda pembeleşene kadar kavurduğumuz soğanlara ilave ederek işe başlayalım.Mantarlar iyice sotelendikten sonra karabiber ve tuz ile tatlandırıp ateşten alıp, soğumaya bırakın.

Yufkaların aralarına sürmek için, 250 gr. tereyağını bir tencerede eritin. İçine süt, çırpılmış yumurtaları ve bir tutam tuz ekleyip karıştırın.

Fırın tepsisini ya da kullanacağınız tepsiyi iyice yağlayın. Bir yufkayı bütün olarak tepsinin yanlarından taşacak şekilde yayın.Yufkanın üzerine hazırladığınız sıvı karışımdan bir kaşık yardımıyla sürerek yufkanın ıslanmasını sağlayın.






Kalan 4 adet yufkayı ikiye bölün ve 2 adet yarım yufka parçalarını aralarına sıvı harçtan sürerek üst üste döşeyin. Orta katına hazırladığınız mantarlı harcı serin. Diğer 2 yarım yufkayada aynı işlemi uygulayın. Tepsinin kenarından taşan yufkayı da en üste kapatın. Sıvı harcın kalan kısmını üstüne dökün. 180 derece ısıtılmış fırında üzeri kızarana kadar pişirin.



Börek biraz soğuduktan sonra dilimleyerek servis yapın.

Afiyet olsun.


Bir çok fastfood dükkanında küçük kaplarda satılan, yemeye doyulmayan salata. Temel bir kaç sebzenin dışında, içine konulan şeker sayesinde muhteşem oluyor. Başroldeki lahananın faydalarını saymaya gerek yok sanırım. Özellikle et yemeklerinin (özellikle tavuk) yanında, ana yemeğe eşlik eden güzel bir tamamlayıcı lezzet olmasının yanı sıra tek başına da doyurucu, hazırlaması çok kolay bir salata. Dikkat etmemiz gereken tek şey tüm malzemeleri çok ince doğramak, gerisinde de afiyetle yemek :)





1/4 beyaz lahana
2 adet havuç
1 adet küçük kuru soğan
3 kaşık mayonez (yağ oranı daha düşük olacağından light mayonez tercih edebilirsiniz)
1 tatlı kaşığı toz şeker
1 yemek kaşığı hardal
1 tatlı kaşığı sirke
Tuz

Lahanayı çok ince şeritler halinde keserek (köklü olan sert kısımlarını kullanmadan) yıkayıp, süzgeçte bir müddet bekleterek suyunun süzülmesini sağlayın. Derin bir kase içine kabuklarını soyduğunuz havuçları rendenin orta genişlikteki bölümünden rendeleyin. Kuru soğanı kabuğunu soyup, küçük bir tencere içinde kaynattığınız suyun içinde yaklaşık olarak 5 dakika bekletin, soğuttuktan sonra çok küçük küpler halinde havuçların içine doğrayın. Suyunu süzdüğünüz lahanayı, sirke, mayonez, hardal, şeker ve tuzu da havuçların içine ilave ederek tüm malzemeleri karıştırın.

Hazırladığınız bu karışımı bir müddet kasenin içinde beklettiğinizde göreceksiniz ki lahana durdukça suyunu salacak ve salatanzın sosu kendiliğinden sulanacaktır.

Afiyet olsun.
Bu toplar insanın aklını başından alıyor :) Yapımı çok kolay, tutmama şansı yok. Ölçüyü bol tutmanızı önerirrim. Çünkü kimse bir taneyle yetinmeyecektir. Evde misafirlerinize ikram edebileceğiniz gibi, görselliğini biraz daha arttırmak için kutulara koyup, kurdelelerle bağlayıp dostlarınıza hediye olarak da götürebilirsiniz. Hazırlarından lezzetli olanları bulmak hem zor, hem çok pahalı. Evde yapılmış gibisi yok.



150 gr. bitter çikolata
100 ml. krema (yarım paket)
150 gr. kakaolu kek (yaptığınız kekleriniz biraz tazeleğini yitirmeye başlamışsa bu tarifde kullanabilirsiniz)
Kuru meyve  (isteğinize bağlı )

Üzeri İçin;
Toz fındık, fıstık, ceviz, kakao, hindistan cevizi, renkli şeker


Öncelikle kuru meyve kullanacaksanız bunları biraz sıcak su içinde bırakarak yumuşamalarını sağlayın. Suyunu süzüp kağıt havlu üzerine alın.

Keki bir kase içinde elinizle ufalayarak, toz halne getirin.

Kremayı bir tencereye alın, kısık ateşte kaynatın. Ateşten alıp içine kıyılmış çikolatayı ekleyip karıştırın. Bu karışımı toz haline gelen kekin üzerine dökün. Meyveleri de ekleyin ve tümünü iyice karıştırın.

Hazırladığınız bu karışımı 1 gece buzdolabında bekletin.





Dolapta dinlendirdiğiniz truffle karışımınından fındık büyüklüğünde parçalar kopartarak elinizin içinde yuvarlayın. Dilediğiniz karışıma,( fındık, fıstık, ceviz, hindistan cevizi, kakao gibi) bulayarak kağıt kapların içine koyup servis yapın.

Afiyet olsun.
Frambuazın muhteşem kokusu ve tadı, sütlü bir tatlı ile birleşince ortaya bu güzelim kup çıkıyor. Meyveli oluşundan dolayı bir o kadar da hafif bu tatlı, tatlı sevmeyenleri bile memnun edecektir.





1 lt. süt
2 kahve fincanı silme un
3 kahve fincanı toz şeker
1 paket vanilya
1 kahve fincanı toz badem
1 poşet krem şanti
100 gr. tereyağ

Sosu İçin;
350 gr. frambuaz (taze ya da dondurulmuş olabilir)
1/2 çay bardağı pudra şekeri

Süslemek İçin;
Frambuaz taneleri
File ya da toz badem


Tencere içine yağı koyarak eritin. Unu ilave ederek sararana kadar kavurun. Sütü ekleyip çırpma teli ile sürekli karıştırarak, unu süte yedirin. Toz şekeri , vanilyayı ve toz bademi ekleyip muhallebi kıvamına gelene kadar sürekli karıştırarak pişirin.

Pişirdiğiniz muhallebiyi bir çırpma kabına alın. Toz krem şantiyi muhallebiye ekleyip,  mikser ile en az 5 dakika çırpın. Servis yapacağınız kase ya da bardaklara bölüştürün. Oda ısısına gelene kadar soğumaya bırakın.

Sosunu hazırlamak için, meyveleri ve pudra şekerini mutfak robotuna koyarak pürüzsüz bir karışım elde edene kadar karıştırın.

Hazırladığınız sosu muhallebinin üzerine dökün. Badem ve frambuaz taneleriyle süsleyip bir kaç saat dolapta dinlendirdikten sonra servis edebilirsiniz.

Afiyet olsun.
Bu yemeği workshop da Arda Türkmen ile beraber yapmıştık. Çok pratik, bir o kadar da lezzetli, nefis bir yemek. Hele davet sofralarınızda, zaman almadan kolayca hazırlanabildiğinden tercih edebilirsiniz. Garnitürü de içinde olduğundan ayrıca yanına ilave bir hazırlık yapılmasına da gerek kalmıyor.






2 adet kuzu incik
2 bardak su / et suyu kullanırsanız tadı daha güzel oluyor
1 yemek kaşığı tereyağ
2 diş sarmısak
10 adet arpacık soğan
1 dal taze biberiye
4 adet taze patates
2 adet havuç
Tuz
Karabiber

Terbiyesi İçin;
2 adet yumurta sarısı
1/2 limonun suyu


Öncelikle etleri bir tava içine koyarak orta ateşte renkleri dönünceye kadar kızartın. Bu yapılan mühürleme dediğimiz işlem, etlerin haşlandığı zaman ızgara tadında olmasını sağlıyor.





Mühürleme işlemi gerçekleşirken, soğan ve sarmısakların kabuklarını soyun. Soğanları bütün, sarmısakları bıçakla ezerek, tereyağ ile birlikte tencere ya da düdüklü tencereye alarak kavurun. (Bu yemekte düdüklü tencere kullanmak pişirme süresini çok kısaltıyor)  Havuçların kabuklarını soyduktan sonra 2 cm. kalınlığında kesin. Patatesleri iyice yıkayıp, topraklarından arındırdıktan sonra soymadan iri küpler halinde keserek soğanlara havuçlar ile beraber ekleyip kavurmaya devam edin.









Tuz ve karabiberle tatlandırın. Mühürlenen etleri, biberiyeyi ekleyin. Et suyunu da ilave ettikten sonra düdüklü tencerede 40-50 dakika kadar pişirin.

Etiniz pişince terbiyesini hazırlamak için ayrı bir kapta yumurta sarıları ile limon suyunu çırpın. Etin suyundan azar azar karışıma ekleyerek karıştırın ve ısılarını eşitleyin. Sonra terbiyeyi tencereye boşaltın. Üzerini kıyılmış maydanoz ile süsleyerek servis edebilirsiniz.

Afiyet olsun.
Adını içindeki neskafeden alsada, çayın yanına da çok güzel arkadaşlık ediyor. İçindeki çikolatanın dayanılmaz cazibesini de söylemek gerek.







180 gr. oda ısısında tereyağ
180 gr. pudra şekeri
5 adet yumurta
1 yemek kaşığı kakao
200 gr. un
1 paket kabartma tozu
1 paket vanilya veya 1 çay kaşığı vanilya özütü
80 gr. bitter çikolata
1 yemek kaşığı neskafe

Kekin hamurunu hazırlamaya başlamadan çikolatayı eritmekle işe başlayalım. Su dolu bir tencereyi ateş üzerine koyarak, üzerine başka bir kap oturtun ve bu kabın içerisine çikolatayı iri parçalara bölerek koyun. Suyun buharıyla çikolatanın erimesini sağlayın. (Benmari usulü)

Bu işlemin ardından artık hamru hazırlamaya başlayabiliriz.
Tereyağını çırpma kabına alarak, pudra şekeri ile iyice çırpın. Yumurtaları içine teker teker kırıp çırpın. Başka bir kasede karıştırdığınız un, kabartma tozu ve vanilyayı yumurtalı karışıma ekleyip karıştırın. Hazırladığınız bu hamuru iki eşit parçaya ayırın. Hamurun bir parçasına neskafeyi ekleyip çırpın. Yağlayıp unladığınız kek kalıbının içine dökün.

Kalan diğer kek hamuruna benmaride erittiğiniz çikolatayı ve kakaoyu ekleyip çırpın. Neskafeli hamurun üzerine dökün.

Kek kalıbını 150 dereceli ısıtılmış fırına koyup, 40-45 dakika arası pişmeye bırakın.

Soğuttuğunuz kekinizi dilimleyerek servis yapın.

Afiyet olsun.
Çay sofraları için hazırlaması pratik, tadı nefis, yeşillik cümbüşü tuzlu bir kek. Çocuklarımızın beslenmeleri için de kullanabileceğiniz bu tarifi, özellikle konuklarınızı ağırlayacağınız kahvaltı sofralarınızda da denemenizi öneririm.










4 adet yumurta
3 su bardağı un
1/2 su bardağı süt
1/2 su bardağı yoğurt
1/2 su bardağı sıvı yağ
100 gr. beyaz peynir
1/2 demet maydanoz
1/2 demet dereotu
3 dal yeşil soğan
1 paket kabartma tozu
1 çay kaşığı karbonat
1 çay kaşığı tuz

Üzeri İçin;
Susam
Biberiye


Yumurtaları bir çırpma kabına kırarak çırpın. Süt, yoğurt, sıvı yağı ilave ederek bir kaç dakika daha çırpın. Başka bir kasede karıştırdığınız un, kabartma tozu, tuz ve karbonatı sıvı karışıma ilave ederek karıştırın.

Yıkayıp suyunu süzdüğünüz maydanoz, dereotu ve taze soğanı ince kıyarak hamur karışımına ekleyip spatula yardımıyla karıştırın.

Son olarak bu karışıma çatalla ezdiğiniz beyaz peyniri ekleyip, hamuru iyice karıştırarak, yağlayıp unladığınız kek kalıbına dökün. Üzerine biraz susam ve biberiye serptikten sonra 175 dereceli ısıtılmış fırında üzeri kızarana kadar pişirin. Oda ısısında soğuduktan sonra dilimleyerek servis yapın.

Afiyet olsun.
Kıymayı, baharat, mantar ve peynir ile buluşturarak yaptığımız güzel ve değişik bir köfte çeşidi. Bu yemeği çeşitli pilavlar, garnitürler eşliğinde servis edebileceğiniz gibi daha önce tarifini verdiğim kremalı patates püresi ile de servis ettiğinizde birbirine uyumunu çok beğeneceğinize eminim.








Köfte İçin;
500 gr. kıyma
2 dilim bayat ekmek
1/2 demet maydanoz
1 yumurta
Tuz
Karabiber
1/2 çay kaşığı kimyon
1/2 çay kaşığı köfte baharatı
1 adet kuru soğan



Mantarlı Harç İçin;
400 gr. mantar
1 adet orta boy kuru soğan
2 yemek kaşığı krema
2 yemek kaşığı tereyağ
Tuz


Üzeri İçin;
Rendelenmiş kaşar peyniri

Kıymayı derin bir kaseye alarak üzerine kuru soğanı rendeleyin, yumurtayı kırın.Islatıp suyunu sıktığınız ekmekleri, yıkayıp ince kıydığınız maydanozu ve baharatları da ekleyip iyice yoğurun. Mandalina büyüklüğünde parçalar kopartarak, elinizin içinde ortası çukur kalacak şekilde köfteler hazırlayıp yağlı kağıt serdiğiniz tepsiye dizin.





Önceden ısıtılmış 200 derece ısılı fırında rengi dönene kadar pişmeye bırakın.

İç harcını hazırlamak için mantarları yıkayıp ince dilimleyin. Soğanı küp küp doğrayın. Tereyağı bir tavada eritin. İçine soğanları koyarak kavurun. Kavrulan soğana dilimlediğiniz mantarları ekleyip soteleyin. Mantarlar suyunu salıp çektikten sonra kremayı ekleyin. Tuz ilave ederek tatlandırın.

Hazırladığınızbu harcı fırında pişmekte olan köftelerin ortalarına paylaştırın. Üzerine rendelenmiş kaşar peynirini serperek tekrar fırında peynirler eriyene kadar pişmeye bırakın.








Peynir eridikten sonra köfteleri fırından çıkartarak, sıcak olarak servis yapın.

Afiyet olsun.

Çorbanın zengin içeriği ve besleyici yönüyle soframızda yeri ayrıdır. Tarifini vereceğim hazırlanması çok kolay tadı da bir o kadar güzel bu çorba da havaların yavaş yavaş soğumaya başladığı şu günlerde çorba çeşitlerinize bir alternatif olabilir.










1 su bardağı yeşil mercimek
2 diş sarmısak
6 yemek kaşığı yoğurt
2 yemek kaşığı un
5 su bardağı su
Tuz
Kırmızı pul biber
2 yemek kaşığı kuru nane
3 yemek kaşığı tereyağ



Yeşil mercimeği temizleyip üzerini geçecek kadar su ilavesiyle haşlayarak işe başlayalım. Haşlanan mercimeğin suyunu süzün. Diğer tarafta derin bir tencere içine yoğurt ve unu koyup unu dağılana kadar karıştırın. Ezdiğiniz sarmısağı ekleyin. Üzerine suyu ilave ederek, ateş üzerine alıp kaynamaya bırakın. Bu arada devamlı karıştırarak malzemelerin homojen bir biçimde dağılmalarını sağlayın. Kaynamaya başlayınca haşladığınız mercimeği ilave edin, ateşn altını kısarak koyulaşana kadar pişmeye bırakın. Bir tavada tereyağını eritin. Naneyi ekleyerek biraz kavurun. Bu sırada isteğinize bağlı olarak pul biberi de ekleyin. Tereyağlı bu karışımı çorbanın içine dökün. Damak zevkinize göre tuz ekleyin. Bir taşım daha kaynatarak ateşten alın.

Artık çorbamız servis edilmeye hazır.


Afiyet olsun.