Bitkisel protein deposu, tadı güzel, görüntüsü yeşil mi yeşil bir salata.







1 su bardağı yeşil mercimek
1/2 su bardağı ince bulgur
1 su bardağı iri kıyılmış ceviziçi
2 adet yeşil biber
1 adet kırmızı kapya biber
4-5 dal taze soğan
1/2 demet maydanoz
1/2 demet nane
Tuz
Kırmızı pul biber
1 adet limon suyu
1/2 su bardağı zeytinyağ

Mercimeği bol su içerisinde haşlayıp suyunu süzün. Bulguru bir kaseye alarak üzerini örtecek kadar sıcak su koyup şişmesi için bırakın. Bu işlemler bir tarafta gerçekleşirken kırmızı ve yeşil biberleri yıkayıp çekirdeklerini çıkardıktan sonra ince doğrayın. Aynı şekilde soğan, maydanoz ve naneyi de yıkayıp ince kıyın.

Hazırladığınız bu malzemelerin hepsini bir kase içerisinde bütünleştirin. Ceviz, zeytinyağ, limon suyu ve baharatları da ekleyip iyice karıştırın.

Servis tabağına aldıktan sonra üzerini ceviz taneleri ya da maydanoz dallarıyla süsleyip servis yapın.

Afiyet olsun.
Et ürünlerinden aynı şekilde köfte yemekten sıkıldıysanız biraz değişiklik yapma vaktidir. İçeriğinde bulunan köri baharatı sayesinde daha pişirirken mutfağı kaplayan koku yemeğinizin ne kadar lezzetli olacağının garantisi. Ev ortamında hazırlandığından sağlıklı olması da sakınmadan tüketebilmemizi sağlıyor. Tavuk bilindiği gibi bütün etlerde olduğundan daha da fazla tazelik gerektiriyor. Aksi durumlarda çok çabuk gıda zehirlenmelerine yol açabiliyor. Ben genelde bu reçeteyi uygulayacağım zaman tazeliğine güvendiğim tavuk etini satın alarak, mutfak robotunda kıyma haline getiriyorum. Siz de böyle yapabileceğiniz gibi, hazır satılan tavuk kıyması yerine gözünüzün önünde hazırlatarak aldığınız kıymayı kullanırsanız kötü sürprizlerle karşılaşmamış olursunuz.






500 gr. tavuk kıyması
3 dilim bayat ekmek
1 adet kuru soğan
Tuz
Karabiber
Kırmızı pul biber ( isteğe bağlı )
1/2 demet ince kıyılmış maydanoz
1 çay kaşığı köri
1 çay kaşığı kekik
1/2 çay bardağı sıvı yağ

Kıymayı bir kase içine alın. Üzerine soğanı rendenin en ince tarafından rendeleyin. Islatıp suyunu sıktığınız ekmekleri, baharatları, sıvı yağı ve maydanozu ekleyip iyice yoğurun.

İstediğiniz köfte şeklinde, yuvarlak veya uzun köfteler hazırlayın.

Tercihan teflon tavaya bir miktatr sıvı yağ koyarak köftelerinizi arkalı önlü kızartın.

Bu köfteyi de aynen diğer köfteler gibi hazırladıktan sonra derin dondurucuda, tüketeceğiniz zamana kadar saklayabilirsiniz.

Afiyet olsun.
Elma, tarçın ve ceviz; muhteşem lezzet üçlüsü. Başka söze gerek yok sanırım :)





Bu reçetede ölçü tamamen sizin ihtiyacınıza göre belirleniyor. Ben örnekleme olması için genel ölçüleri veriyorum. Siz istediğiniz şekilde azaltabilir ya da arttırabilirsiniz.

6 adet elma
1/2 su bardağı iri kıyılmış ceviz
Toz şeker
1-2 adet karanfil
1 adet çubuk tarçın
1 çay bardağı su


Üzeri İçin;
1/2 paket kaymak
İnce çekilmiş ceviz

Elmaların kabuklarını soyun. Orta kısımdaki çekirdek yatağını bir oyacak yardımıyla çıkarın ve bir tencere içine dizin. Cevizleri 2 yemek kaşığı toz şeker ile karıştırarak, elmaların oyduğunuz çukurlarına doldurun.

Her bir elmanın üzerine 1 yemek kaşığı toz şeker serpin. Tencerenin içine karanfil ve tarçını da koyun. Suyu ilave edip, elmalar yumuşayana kadar pişirin.

Elmalar piştikten sonra soğutmadan her bir elmanın üzerine 1 yemek kaşığı kaymak koyun. Soğumaya bırakın.









Servis yapmadan önce üzerine çekilmiş ceviz serpin.

Afiyet olsun.

Brokoli lifli yapısı ile sindirimi kolaylaştırır ve şişmanlığa karşı faydalıdır. Mikrop öldürücüdür. Bağışıklık sistemini güçlendirir. Başta meme, akciğer ve bağırsak kanseri olmak üzere, kansere karşı çok iyi bir koruyucudur. İdrar yolu hastalıkları ve prostata karşı koruyucudur. Kemik erimesi ve kansızlığa iyi gelir. Bu son derece faydalı bir bitkiyi sık sık tüketmekte fayda var. Hiç bir şey yapmayıp, sadece haşlayıp üzerine limon sıktığınız da bile bence tadı enfes. Kaldıki çorbalarda, gratenlerde, salatalarda, garnitürlerde kullandığımızda güzelliğini ikiye katlıyor. Özellikle çocukların mevsiminde sıklıkla tüketmesinden yanayım.




500 gr. brokoli
2 yemek kaşığı un
2 yemek kaşığı tereyağ  ya da zeytinyağ
1 adet patates
1 adet kuru soğan
1/2 paket krema
1 lt.su
Tuz
Karabiber

Brokolileri akar suda iyice yıkayın, çiçeklerine ayırın. Patatesin kabuklarını soyup tavla zarı büyüklüğünde küp küp doğrayın.

Küp küp doğranmış kuru soğanı bir tencere içinde erittiğiniz yağ ile, pembeleşene kadar kavurun. Üzerine patates ve brokolileri ekleyerek kavurmaya devam edin. Sebzelerin üzerine unu ilave ederek birkaç dakika daha kavurduktan sonra suyu ekleyin, tuz ve karabiberle tatlandırarak, sebzeler yumuşayana kadar pişirin.

Pişen çorbanızı el blenderı ile pürüzsüz olana kadar karıştırın. Kremayı ekleyerek bir taşım daha kaynattıktan sonra, kaselere alıp servis yapın.

Afiyet olsun.


Hepimiz bu yemeği yapar, keyifle de tüketiriz. Paylaştığım bu reçete, yemeğin orjinal reçetesi. Ben kimi zaman daha hafif olması için, lezzetinden biraz ödün vererek patatesleri kızartmadan, köfteleri de teflon tavada kızartarak kullanıyordum. Gelin görün ki asıl reçetesini uyguladığımız zaman ortaya çıkan lezzet farkı, yemeği hakkını vererek yapmamız gerektiğini söylüyor. Eeee arada bir kızartma da yemek gerek :)






3 adet patates
2 adet domates
3 adet yeşil biber
2 diş sarmısak
1 yemek kaşığı domates salçası


Köftesi İçin;

500 gr. orta yağlı kıyma
1 adet kuru soğan
1 adet yumurta
2 dilim bayat ekmek
1/2 demet maydanoz
Tuz
Karabiber


Kızartmak İçin;
Sıvı yağ

Patateslerin kabuklarını soyduktan sonra, parmak kalınlığında keserek sıvı yağda kızartın. Kağıt havlu üzerine alarak fazla yağlarını süzdürün.

Köfteyi hazırlamak için bir kase içine kıymayı, yumurtayı, ekmeği, rendelediğiniz kuru soğanı, ince kıydığınız maydanozu, tuz ve karabiberi koyarak iyice yoğurun. Uzunlamasına köfteler hazırlayın. Bu hazırladığınız köfteleri sıvı yağ içerisinde kızartın. Kağıt havlu üzerine alarak fazla yağlarını süzün. Isıya dayanıklı bir kap içerisine yerleştirin.

Köftelerin üzerine kızarttığınız patatesleri dizin.

Domatesleri yıkadıktan sonra orta kalınlıkta dilimleyerek sıvı yağda kızartın ve patateslerin üzerine dizin.

Son olarak biberleri de yıkadıktan sonra ikiye keserek, kızartıp domateslerin üzerine yerleştirin.

Küçük bir tencereye 1 yemek kaşığı kadar sıvı yağ koyup ezdiğiniz sarmısakları ekleyin. Hafif kavurduktan sonra salçayı ilave edin. Üzerine 2 su bardağı su koyarak tuz ile tatlandırın.

Hazırladığınız bu sosu, kızarttığınız malzemelerin üzerine dökerek, önceden ısıtılmış 180 derece ısılı fırında pişirin.

Afiyet olsun.


Halis babaanne reçetesi. Hani tam ev yapımı denir ya işte öyle.Rahmetli kayınvalidem yemek hocasıydı. Çok güzel yemek yapardı. Ama özellikle reçellerinin tadına doyum olmazdı. Damla sakızının günümüzdeki kadar popülerolmadığı zamanlarda ben bu marmelatı ondan yediğimde tadına bayılmıştım. Öğrenip uygulamam biraz zaman aldı. Sizlerede kış mevsiminin bu çok faydalı güzel meyvesinin damla sakızıyla buluşarak ortaya çıkardığı lezzeti mutfaklarınızda uygulamanızı öneririm. Eminim çok beğeneceksiniz.





3 kg. ayva
2 + 1/2 kg. toz şeker
2 lt. su
2 adet limon suyu
4 adet damla sakızı

Ayvaları yıkayıp kabuklarını soyun. Küp küp doğrayarak geniş bir tencere içine alın. Üzerine havanda dövdüğünüz damla sakızlarını ve 2 lt. suyu ekleyiip, ayvalar yumuşayana kadar pişirin.

Ayvalar piştikten sonra el blenderı yardımıyla pürüzsüz bir karışım elde edene kadar karıştırın.

Püre haline getirdiğiniz ayvaların üzerine toz şekeri ve limon suyunu ekleyerek kıvam alana kadar pişirin.

Soğuduktan sonra kavanozlara alın.

Afiyet olsun.
Yazın dondurup buzluğa koyduğumuz vişneleri kullanma vakti geldi. Vişne ve çikolata ikilisi tatlılarda favorim. İşin içine sütün dayanılmaz hafifliği de girince, ortaya meyveli ve çikolatalı aynı zamanda hafif bu tatlı çıkıyor.






1 lt. süt
2 yemek kaşığı un
4 yemek kaşığı nişasta
2 yemek kaşığı kakao
1 kutu krema
1 su bardağı toz şeker
80 gr. bitter çikolata
1/2 su bardağı vişne
1 poşet krem şanti
3/4 su bardağı soğuk süt


1 lt. sütü tencereye koyun. İçine nişasta, un, toz şeker ve kakaoyu ekleyip sürekli karıştırarak koyulaşana kadar pişirin. Ateşten aldıktan sonra içine parçalara böldüğünüz çikolatayı ekleyerek eriyene kadar karıştırın. Oda ısısında ılınmaya bırakın. Ilınan muhallebinin içine kremayı koyup mikser ile 5 dakika çırpın.

Krem şantiyi hazırlamak için bir kaseye toz şantiyi ve soğuk sütü koyarak mikser ile koyulaşana kadar çırpın.


Hazırladığınız muhallebiyi servis edeceğiniz kase ya da bardağın yarısına kadar doldurun. Üzerine sıkma torbanız varsa sıkma torbasına doldurduğunuz krem şantiden bir miktar, sıkma torbanız yoksa bir kaşık yardımıyla bir kaç kaşık krem şanti koyun. Üzerine 4-5 adet vişne tanesi yerleştirin. Ve tekrar muhallebiden dökün. Üzerini dilediğiniz şekilde vişne tanesi ve krem şanti ile süsleyin.

Hazırladığınız muhallebilerinizi dolapta yeterince soğuttuktan sonra servis yapabilirsiniz.

Afiyet olsun.




İçerdiği yüksek orandaki lif sayesinde vücuttaki toksinlerin atılmasından tutunda bir çok faydası olan bir bitki balkabağı. Önceleri sadece tatlısı yapılan bu bitki, günümüzde tatlılardan yemeklere kadar bir çok çeşitte kullanılabiliyor. Ben çorbasını ilk kez iyi bir ücret ödeyerek bir lokantada yedim. Sonra ülke dışından bir arkadaşım yolladı bu reçeteyi. Yaptığım zaman kim yediyse ikinci kaseyi istedi :) Kış aylarının çok faydalı bitkisinden yapılan bu çorbayı, kendi mutfağınızda denemenizi mutlak öneririm. Pişirirken baharatların yaydığı koku, tadının nasıl güzel olacağının habercisi. Reçetesini esirgemeyen arkadaşıma kocaman teşekkürlerimle.





1 adet kuru soğan
250 gr. balkabağı
1 su bardağı kırmızı mercimek
3 yemek kaşığı tereyağ
1 adet kırmızı kapya biber
1 adet patates
1 çay kaşığı toz zencefil
1 çay kaşığı köri
1/2 çay kaşığı kırmızı pul biber ( isteğe bağlı )
Tuz
1/2 kutu krema

Üzeri İçin;
Kroton Ekmek

Öncelikle balkabağını küçük küpler halinde kesin. Aynı şekilde kabuklarını soyduğunuz patatesi, çekirdeklerini çıkartıp yıkadığınız biberi de küpler halinde kesin.

Tencere içine yağı koyarak eritin ve küp küp kesilmiş soğanı ekleyerek kavurun. Bu işlem esnasında köriyi de ilave edin. Kavrulan soğanlara kestiğiniz sebzeleri ekleyin. Mercimeği sudan geçirip ilave edin. Zencefili, tuzu ve pul biberi de ekleyerek üzerlerine 1 lt. su koyun, sebzeler yumuşayana kadar pişirin.

Pişen sebzeleri el blenderı ile pürüzsüz olana kadar ezin. Kremayı ekleyerek bir taşım daha kaynatın.

Kaselere alın, üzerine dilerseniz kroton ekmek ile servis yapın.

Afiyet olsun.

Çoğumuzun severek yediği farklı şekillerde pişirilen ciğer,  A vitamini ve demir yönünden zengin. Ayrıca kansızlığa iyi geldiğini de biliyoruz. Bu nedenle sık tüketmekte fayda var. Arnavut ciğeri hem güzel bir meze, hem güzel bir öğün. Sadece satın aldığınız ciğerin taze olduğuna emin olun yeter.









500 gr. ciğer
3 adet patates
2 adet kırmızı soğan
1/2 demet maydanoz
Sumak
Kırmızı pul biber  ( İsteğe bağlı )
Kimyon
Tuz
Un


Kızartmak İçin;
Sıvı yağ


Ciğeri tavla zarı büyüklüğünde küp küp doğradıktan sonra bir müddet fazla kanından arındırmak için su içinde bekletin. Süzgece alarak suyunun iyice süzülmesini sağlayın.

Patateslerin kabuklarını soyduktan sonra tavla zarı büyüklüğünde küp küp doğrayarak kızgın yağda kızartın. Kağıt havlu üzerine alarak fazla yağının süzülmesini sağlayın.

Geniş bir tabak içinde bir miktar un, tuz, kimyon ve pul biberi harmanlayın. Ciğerlerin her tarafının bu karışıma bulanması için iyice karıştırın. Kızgın yağda renkleri değişene kadar kızartın. Yine kağıt havlu üzerine alarak fazla yağını süzdürün. Kızartmış olduğunuz patates ile birleştirerek servis tabağına alın.

Kırmızı soğanların kabuklarını soyup, yarım ay şeklinde ince doğrayın. Acısının çıkması için bir müddet su dolu bir kasenin içinde bekletin, suyunu süzün. İçine ince kıydığınız maydanoz, sumak ve tuzu ekleyerek karıştırın. Ciğerlerin yanında servis yapın.

Afiyet olsun.





Evinizde sebze yemeyen bireyler özelliklede çocuklar varsa, sizde benim gibi onlara sebze yedirmek için çorbaları kullanın derim. Hele de bu reçete vitamin deposu. Sebzeleri doğrayıp blender ile ezdikten sonra hazır olacak kadar da kolay. Ben daha çok sarı renkli sebzeleri kullandım ama siz dilediğiniz sebzeleri kullanarak hazırlayabilirsiniz.







1 adet kuru soğan
2 diş sarmısak
1 adet iri boy havuç
1 adet iri boy patates
1 adet kırmızı kapya biber
2 adet kabak
1 su bardağı süt
1/2 su bardağı krema
1 yemek kaşığı un
1 yemek kaşığı sıvı yağ ya da zeytinyağ
2 yemek kaşığı tereyağ
4 su bardağı su
Tuz
Kırmzı pul biber ( isteğe bağlı )

Üzeri İçin;
Kıyılmış maydanoz


Bir tencere içinde zeytinyağını kızdırdıktan sonra küp küp doğradığınız soğanları ve ezdiğiniz sarımsakları ekleyerek pembeleşene kadar kavurun. Diğer tarafta havucun kabuğunu soyup rendeleyin. Patates ve kabakların kabuklarını soyun, kırmızı biberin çekirdeklerini çıkartın ve bu sebzeleri küp küp doğrayın. Doğradığınız sebzeleri kavurduğunuz soğanların üzerine alıp, arada karıştırarak sotelenmelerini sağlayın.

Bu işlem gerçekleşirken ayrı bir tencereye tereyağını koyup eritin. Unu ekleyerek kokusu çıkana kadar kavurun. Üzerine sütü ve kremayı ekleyin.

Hazırladığınız bu sıvı karışımı sebzelerin üzerine ekleyin. Tuz ve biber ile tatlandırın. 4 su bardağı suyu da ilave edip, sebzeler yumuşayana kadar pişirin.

Çorba piştikten sonra blender ile ezin.

Kaselere boşaltarak üzerine kıyılmış maydanoz serpip servis yapın.

Afiyet olsun.
Aşure' nin hikayesi ....

Aşure pişirmek Osmanlıdan sonra daha önem kazanmıştır. Nuh peygamber zamanından geldiği bilinmektedir. Herkes aşurenin varoluş hikâyesinin Hz. Nuh tufanı ile başladığını bilir.. Hz. Nuh, Hz. İdris peygamberden sonra kavmine gönderilen peygamberden biridir.

Oğulları olan, Sam, Ham ve Yasef kendisine iman etmelerine karşın Kenan ve kavminden pek çok kimse ona inanıp iman etmez. 1000 seneden fazla Allah’ın emirlerini kavmine tebliğ etmesine karşın ne yazık ki çok zulme uğrar ve onların alaylarına maruz kalır. Sonunda kavmini Allah’a şikâyet eder. Allah, Hz. Nuh’a çok büyük bir gemi yapmasını emreder. Ve ona yardım etmesi için Cebrail'i kendisine yardımcı gönderir.

Hz. Nuh emre itaat ederek büyük bir gemi yapar ve kendisine iman eden ne kadar mümin varsa onları gemiye bindirir. Her cinsten birer çift hayvanı da yanlarına alır. Ve Allah sonunda büyük tufanı koparttır. Gökten yağan yağmurlar ve yerden fışkıran sular bütün yeryüzünü kaplar. Ten nur’un kaynaması ile gemi hareket eder. Sadece gemiye binen müminler kurtulur. Gemi aylarca suda kalır. Bu zaman zarfında yanlarına aldıkları yiyecekler tükenmeye başlar. Geriye kalan yiyecekleri bir kazanda toplayarak bir çorba pişirmeye başlarlar. O zamanda yapılmış çorbaya bugün Aşure diyoruz. Aşurenin hikâyesi de bir rivayete göre bu hikayeye dayanmaktadır.

Yüzyıllardan bu yana değişmeyen bir gelenek haline gelmiştir Aşure. Osmanlı zamanında bu aya çok önem verilir idi. Muharrem ayının 10. günü oruçla başlanırmış güne, kazanlarca aşureler yapılıp eşe dosta, konu komşuya dağıtılırmış. O zamanda aşure dağıtan gönüllü “aşure sebilcileri” varmış. Fakire, fukaraya aşure dağıtırlarmış.










1 su bardağı buğday
1/2 su bardağı nohut
1/2 su bardağı kuru fasülye
1 çay bardağı pirinç
3 + 1/2 su bardağı toz şeker
1 adet portakal kabuğu rendesi
1 adet elma
3 lt. su
1 çay bardağı kuru üzüm
12 adet kuru kayısı
Gül suyu ( isteğinize bağlı)

Üzeri İçin;
Fındık
Ceviz
İncir
Çam fıstığı
Kestane
Tane nar
Badem

Öncelikle fasülye ve nohutu ayrı ayrı kaselerde, üzerlerini geçecek miktarda su koyarak bir gece önceden ıslanmaya bırakın. Aşureyi pişireceğiniz büyük bir tencereye buğdayı koyarak yine üzerini geçecek kadar su koyarak bir taşım kaynatıp ağzını kapatarak buğdayın şişmesi için geceden sabaha kadar bırakın. Bu işlemi yapmanız pişirme sürenizi oldukça kısaltacaktır.

Islattığınız fasülye ve nohutu haşlayarak suyunu süzün. Buğdayın üzerine suyu ilave ederek kaynatın.Buğdaylar biraz yumuşayınca üzerine yıkayıp süzdüğünüz pirinci ekleyin. Sürekli karıştırarak pirinç pişene kadar işleme devam edin. Küçük küpler halinde kestiğiniz elmaları, portakal kabuğunu ekleyip karıştırın. Yine küçük küpler halinde kestiğiniz kayısıları ve üzümleri de ekleyin. Eklediğiniz malzemeler de piştikten sonra fasülye ve nohutu ilave edin.

Bu işlemleri yaparken tenceredeki su miktarı azalacaktır. Eksilen su kadar sıcak su ilave edin.

Tencere içindeki malzemelerin piştiğine emin olduğunuzda toz şekeri ilave edin. Tadını kontrol edin. Benim verdiğim şeker ölçüsü size az gelmiş ise miktarı damak tadınıza göre arttırabilirsiniz. Eğer seviyorsanız bir miktar gül suyu da ekleyin.





Pişen aşurenizi servis yapacağınız kaselere boşaltın. Oda ısısına gelene kadar soğuttuktan sonra üzerini zevkinize göre süsleyin.

Bir öneri; farkettiğiniz gibi aşure pişerken içine incir koymdık. Çünkü incirin pişme sırasında çıkan çekirdekleri aşurenin renginin beyazlığını bozuyor ki aşurenin en temel özelliği piştikten sonra renginin beyaz kalmasıdır. Bu nedenle ben hep inciri süsleme malzemesi olarak üzerinde kullanıyorum.

Afiyet olsun.

Adından da anlaşılacağı üzere bol yeşillikli bir reçete. Doyurucu,vitaminli, besleyici. Hafif bir öğün geçirmek istediğinizde pratik yapımıyla ihtiyacınıza yanıt verecektir. Meze olarak ya da çay sofralarınıza da güzel bir alternatif olacağını düşünüyorum.








3 adet patates
1 adet iri boy salatalık
1 adet havuç
1 su bardağı haşlanmış bezelye
1/2 demet ince kıyılmış dereotu
1/2 demet ince kıyılmış maydanoz
2 diş sarmısak
3 tepeleme yemek kaşığı yoğurt
2 yemek kaşığı mayonez ( ben light mayonez kullandım )
Tuz
Kırmızı pul biber ( isteğe bağlı )


Patatesleri tencere içine alarak bol suda haşlayın. Soğuttuktan sonra kabuklarını soyun. Rendenin iri tarafıyla geniş bir kase içine rendeleyin.

Patateslerin içine kabuğu soyulmuş havucu aynı şekilde rendeleyin. Salatalığı iyice yıkadıktan sonra kabuklarını soymadan havuç ve pateteslerin içine rendeleyin. Kıyılmış maydanozu, dereotunu,haşlanmış bezelyeyi, ezilmiş sarımsağı, yoğurt, mayonez ve yeterli miktarda tuz da ilave ederek güzelce karıştırın.

Salatanzı servis yapacağınız tabağa aktarın. Üzerine arzu ederseniz kırmızı pul biber serpin, dereotu dallarıyla süsleyerek servis yapın.

Afiyet olsun.



Kış aylarının en sevdiğim sebzelerinden birisidir pazı. Dolmasına hiç dayanamam. Pamuk gibi yumuşacık olur. Yaprak gibi damarlı çıktı ya da sert oldu sıkıntısı yaratmaz. Bir lokantanın menüsünde gördüm ve denedim bu yemeği. Kendimce de yorumladım. Bakmayın siz adının afilli olduğuna. Sadece bir kaç ufak dokunuşla sadece sunumu farklı, yoksa içerik aynı. Sizlere de fikir verebilir düşüncesiyle paylaşıyorum.








1 kg. pazı
350 gr. orta yağlı kıyma
1 adet kuru soğan
1 çay bardağı pirinç
1 tatlı kaşığı domates salçası
Karabiber
Kimyon
Tuz
Kırmızı pul biber (İsteğe bağlı)
1/2 demet ince kıyılmış maydanoz

Sosu İçin;
3 yemek kaşığı tereyağ ya da sıvı yağ
1 tepeleme yemek kaşığı salça


Alt Tabanı İçin;
Lavaş ekmeği


Pazı yapraklarının sap kısımlarını keserek iyice yıkayın ve bu yaprakların sığabileceği büyüklükte bir tencerede su kaynatın. Suyun içerisine parti parti yaprakları daldırıp, 1 dakika kadar tutup çıkartın. Bir süzgeçe alın. Tüm yapraklar bitinceye kadar bu işlemi tekrarlayın.

Bir kase içine kıymayı ve baharatları koyun. Soğanı küp doğrayıp ekleyin. Maydanozu, suda yıkayıp süzdüğünüz pirinci ve salçayı da ilave ederek yoğurun.

Pazı yapraklarının büyüklerini ikiye kesin. Kıymalı harçtan bir miktar yaprağın içine koyarak, iki yandan içi kapatıp sıkıca sarn.Bir tencereye dizin.

Sosu için; bir tencereye yağı alın. Kızdıktan sonra salçayı ekleyin ve bir miktar kavurun. 1 su bardağı kadar su ekleyerek salçanın sulanmasını sağlayın. Bir miktar tuz ilave edin. Bu sosu dolmaların üzerine dökün.

Tencerenin içine, dolmaların üzerine uygun büyüklükte bir tabak kapatın (bu işlem dolmaların pişerken açılıp dağılmalarını önleyecektir) ve bu tabağın üzerini geçecek kadar sıcak su ekleyin. Arada kontrol ederek yemeğinizi pişmeye bırakın. Su azaldığı zaman gerekirse sıcak su ilave edebilirsiniz.

Lavaş ekmeklerini 2 parmak genişliğinde uzunlamasına keserek fırın tepsisine alın. Isınıp hafif kızarana kadar orta dereceli fırında pişirin.

Lavaşları servis tabağına alın. Üzerine dolmaları dizin ve servis yapın. Bu esnada arzu ederseniz tabağa bir kaç kaşık yoğurt da koyabilirsiniz.

Afiyet olsun.










Ülkemizin çeşitli yörelerinde yapılan ama en çok Gaziantep yöresinin bilindik bu tatlısını hiç hamur açmadan, uzun uzun uğraşmadan ama aynı lezzette yapabiliriz. Evinizde malzemeleriniz hazırsa, misafir geldiğinde ya da canınız tatlı yemek istediğinde kahveniz pişene kadar geçen süre içinde kolayca hazırlayabilirsiniz. Alacağınız övgüler de cabası :)










1 adet yufka
3 yemek kaşığı kaymak
2 yemek kaşığı toz şeker
1 yemek kaşığı tereyağ
4 yemek kaşığı toz Antep fıstığı

Servis Sırasında Kullanılmak Üzere;
1 top sade dondurma

Yufkayı tezgaha yayın. Tüm yüzeyini kaplayacak şekilde fıstık ve toz şekeri serpin. Bir çay aşığı yardımıyla kaymağı parçalar halinde gelişigüzel şekerli fıstıklı karışının üzerine koyun.

Yufkayı zarf şekli alacak şekilde önce uzun kenarlarını, sonra kısa kenarlarını içe katlayın.

Tereyağını yüzeyi yapışmaz bir tavada eritin. Yufkayı tavanın içine alın. Arkalı önlü kızarana kadar pişirin.

Pişen katmerinizi 4 parçaya bölerek servis tabağına alın. Üzerine dondurma koyarak sıcak servis edin.

Afiyet olsun.
Sayısız faydasının yanı sıra, kendine has kokusu ve tadı ile dereotunun dayanılmaz çekiciliği. Kıyır kıyır güzel bir hamur ile dereotunu buluşturduğunuzda, ortaya kolayca hazırlayabileceğiniz bu poğaça çıkıyor. Çocukların beslenme çantaları için de alternatif olabilir. Ben beyz peynirli bir iç malzeme kullandım ama siz isteğinize göre bunu farklılaştırıp, patates, kıyma, patlıcan ya da ıspanak gibi malzemeleri de kullanabilirsiniz.





150 gr. oda ısısında tereyağ
1/2 su bardağı sıvı yağ
1 çorba kaşığı yoğurt
1 adet yumurta
1 paket kabartma tozu
1 yemek kaşığı sirke
1 çay kaşığı tuz
3 su bardağı un
1/2 demet ince kıyılmış dereotu

İçi İçin;
150 gr. beyaz peynir
1 adet yumurta akı

Üzerine Sürmek İçin;
1 adet yumurta sarısı
Keten tohumu
Susam

Derin bir kasenin içine tereyağ, sıvı yağ, yumurta,kabartma tozu, sirke, yoğurt ve tuzu koyup elinizle karıştırın. Dereotunu ve unu da ekleyerek yoğurun. Elinize yapışmayacak, yumuşak bir hamur elde edeceksiniz.Eğer hamurunuz elinize yapışıyorsa ekstra un ilave edebilirsiniz.

Hamurun üzerini nemli bir bez ile örterek oda ısısında siz iç harcını hazırlayana kadar dinlenmeye bırakın.

İç harcı için peyniri bir tabağa alarak çatalla ezin. Eğer kullandığınız peynir yağlı bir peynir ise, pişme sırasında poğaçanın içinden çıkıp erimemesi için 1 adet yumurta akı ilave edin. ( Çökelek, lor peyniri gibi yağ oranı düşük peynirler kullanırsanız yumurta akına ihtiyacınız olmayacaktır ) Arzu ederseniz bu karışıma biraz da kırmızı pul biber ekleyin.

Hazırladığınız hamurdan mandalina büyüklüğünde parçalar kopartarak elinizde, avuçiçi büyüklüğünde açın. İç harcından koyup ikiye katlayarak, yağlı kağıt serdiğiniz fırın tepsisine dizin.

Poğaçaların üzerine yumurta sarısı sürün, susam ve keten tohumu serpin.

Önceden ısıttığınız 175 derece ısılı fırında üzerleri kızarana kadar pişirin.

Pişen poğaçaları ızgara telin üzerine alarak soğumaya bırakın.

Afiyet olsun.
Tuzlu ya da tatlı her türlü iç malzemeye uygulanabilen çıtır çıtır bir hamur. Şekline bakıp sakın aldanmayın; yapımı çok kolay. Ben iç malzeme olarak tahin ve ceviz kullanarak tatlı bir çörek yaptım. Ama dilerseniz siz, güzel bir biber salçasıyla beraber kuru fesleğen kullanarak tuzlusunu da yapabilirsiniz. Hamuru hazırladıktan sonra gerisi sizin damak zevkinize kalmış. Sadece yapmanız gereken tuzlu bir çörek hazırlayacaksanız hamurun reçetesinde verdiğim şeker miktarını kullanmayıp, tuz miktarını biraz arttırmak.





3 + 1/2 su bardağı un
2 adet yumurta
50 gr. eritilmiş soğutulmuş tereyağ
1/4 su bardağı toz şeker
1/3 su bardağı süt
1/4 su bardağı ılık su (eğer hamurunuz sert olursa)
1/2 çay kaşığı tuz (tuzlu hamurlar için 1 çay kaşığı tuz)
1 paket toz maya

İçi İçin;
1 su bardağı iri kıyılmış ceviz
1/2 su bardağı toz şeker
1/2 su bardağı tahin


Hamuru hazırlamak için  unu, toz şekeri, mayayı, tuzu bir kap içerisine alarak mikser yardımı ile karıştırın. Tereyağı, yumurtaları ve sütü bu karışıma ekleyip karıştırın. Ele yapışmayacak kıvamda bir hamur elde edeceksiniz. Bu aşamada eğer hamurunuz sert olduysa ılık suyu ilave edebilirsiniz. Hazırladığınız hamurunuzun üzerini nemli bez ile örterek, oda ısısında yaklaşık 30 dakika mayalanmaya bırakın.

Mayalanan hamurdan portakal büyüklüğünde parçalar kopartarak, unladığınız tezgah üzerinde dikdörtgen olacak şekilde uzunlamasına açın.





Hamurun üzerine kaşık yardımıyla hamurun dışına taşırmadan tahin sürün. Üzerine önce toz şeker sonra ceviz serpin.






Hamuru uzun kenarından rulo olacak şekilde sarın.




Uçlardan bir taraf sabit kalacak şekilde hamuru bir bıçak yardımıyla ortadan ikiye kesin.




İki parçaya ayırdığınız hamuru birbirinin üzerine dolayıp, iki ucunu birleştirin.




Bu işlemleri bütün hamur bitinceye kadar tekrar edin. Yağlı kağıt serdiğiniz fırın tepsinize aralıklı olarak dizin.








Tepsiye dizdiğiniz çöreklerinizi mayalanması için 20 dakika kadar oda ısısında beklettikten sonra, önceden ısıtılmış 180 derece ısılı fırında üzerleri kızarana kadar pişirin.

Pişen çöreklerinizi ılındıktan sonra servis yapabilirsiniz.

Afiyet olsun.