Size bu pilavın güzelliğini anlatamam. Denediğiniz zaman bana hak vereceğinize eminim. Bu reçete Arda Türkmen 'in, Tefal Mutfağınızda Şef  Sizsiniz etkinliğinde beraber yaptığımız yemeklerinden biriydi.

Özel sofralar için, özel bir lezzet. Kestaneli, bademli iç pilav yemiştim ama kayısılısını açıkcası yememiştim. Bir iç pilava bence çok yakışmış. Farklı lezzetler denemek isterseniz inanın hiç pişman olmayacaksınız.





1 adet kuru soğan
2 yemek kaşığı zeytinyağ
2 yemek kaşığı tereyağ
1 avuç kabuksuz, tuzsuz iç badem
1 avuç kayısı
2 su bardağı pirinç
1 çay kaşığı toz kırmızı biber
1 çay kaşığı tarçın
1 çay kaşığı yenibahar
1 çay kaşığı karabiber
Tuz
1/3 demet maydanoz
3 bardak su (tavu - et suyu ideali)

Soğanı küp küp doğrayarak işe başlayın. Tencerede tereyağı ve zeytinyağını kızdırın. İçine soğanları koyarak pembeleşene kadar kavurun. Bu işlem gerçekleşirken diğer bir ocakta bademleri yağsız bir tavada renkleri dönünceye kadar kavurun.

Soğanlar kavrulunca, yıkayıp süzdüğünüz pirinci ekleyip, pirinçler şeffaflaşana kadar kavurmaya devam edin.
Sonra kavurduğunuz bademleri, küçük küpler kestiğiniz kayısıları ilave edin. Kırmızı toz biber, yenibahar, karabiber, tarçın, tuz ile baharatlandırın. Suyu ilave ederek, pirinçler suyu çekene kadar pişirin.

Pilavın üzerine kıyılmış maydanozu serperek demlenmesi için 15 - 20 dakika dinlenmeye bırakın.

Mis gibi, damak çatlatan kayısılı iç pilavınız servis edilmeye hazır.

Afiyet olsun.

Dışı çıtır çıtır, içi yumuşacık pişmiş bütün tavuk. Marifeti dışına kapladığımız sosunda. Az malzemeyle, kısa sürede, aynı zamanda kolayca yapılıyor. Davet sofralarıız için mükemmel. Hele yılbaşı gecesi hindi ezberini bozmak için iyi bir alternatif.






1 adet bütün piliç
1 adet fırın torbası

Üzerine Sürmek İçin;
2 yemek kaşığı yoğurt
1 yemek kaşığı domates salçası
1/2 yemek kaşığı biber salçası (acı seviyorsanız acı biber salçası kullanabilirsiniz)
2 diş ezilmiş sarmısak
1 çay kaşığı kekik
1 dal taze biberiye
1/2 çay bardağı zeytinyağ
Tuz
Karabiber

Garnitür İçin;
Haşlanmış sebze (havuç, patates, brokoli vs.)

Tavuğu akar suda yıkayıp, suyunu iyice süzdürün.

Sosunu hazırlamak için bir kasenin içine yoğurt, domates - biber salçası, zeytinyağını koyarak karıştırın. Bu karışıma dalından sıyırdığınız biberiyeyi, ezilmiş sarmısağı, kekik, tuz karabiberi ekleyerek tekrar karıştırın. Bu karışımı tercihan elinizle ya da fırça yardımıyla tavuğun her tarafına iyice sürün.

Tavuğu fırın torbasına koyarak, torbanın ağzını bağlayın ve bir kaç yerinden delik açın. Fırın tepsisine yerleştirin. Önceden ısıtılmış 175 derece ısılı fırında yaklaşık 45 dakika, tavuk nar gibi kızarana kadar pişirin.

Tavuğu torbadan çıkartıp servis tabağına alın. Etrafını haşladığınız sebzelerle süsleyin. Pişirme sırasında çıkan torbanın içinde biriken tavuk suyunu sebzelerin üzerinden gezdirin.

Afiyet olsun.
Tabanı hamur değil, patates olan bir pizza nasıl olur diye merak ederseniz bu reçeteyi denemelisiniz.Bence içinde patates olan herşeyin lezzeti ikiye katlanır.Hele de patates ile beraber pizza yapımında kullanılan malzemeler birleşince. 

Hamur mayalamadan kolayca uygulayabilirsiniz. Değişik bir yemek yapmak isteyenler için hem kolay, hem pratik hem de lezzeti güzel. Dilerseniz uzun kahvaltı sofraları için alternatiflerin arasında olabilir. Ben denedim, konuklara ilginç ve hoş geldi.









4 adet patates
2 adet yumurta
300 gr. rendelenmiş kaşar peyniri
2 adet yeşil biber
1 adet kırmızı kapya biber
1/2 su bardağı haşlanmış mısır
50 gr. salam
50 gr. sosis
50 gr. sucuk
6 - 7 adet mantar
1/2 su bardağı çekirdekleri çıkartılmış siyah zeytin

Sosu İçin;
1 yemek kaşığı salça
1 çay bardağı su
2 diş ezilmiş sarmısak
1 tatlı kaşığı kekik
1 çay kaşığı tuz


Patatesleri bir tencere içerisine alın, üzerini geçecek kadar su ekleyerek haşlayın. Kabuklarını soyun ve 0.5 cm kalınlığında halka halka dilimleyin. Soğumaya bırakın.

Sos için gerekli malzemeyi sos tenceresi içerisine alarak bir taşım kaynatın.

Kelepçeli bir kek kalıbının tabanını yağlayın. Patatesleri tabanda boşluk kalmayacak şekilde dizin. Yumurtaları çırparak üzerine dökün. Hazırladığınız salçalı sosu patateslerin üzerine bir fırça yardımıyla sürün. Kaşar peynir rendesinin yarısını serperek, önceden ısıtılmış 180 derece ısılı fırında peynir eriyene kadar pişirin. Bu sırada yumurtalar da pişeceğinden patateslerin  pizza tabanı olmasını sağlayacaktır.

Kaşar peynir eriyince kalıbı fırından çıkartarak, üzerine ince dilimlenmiş biberleri, salam, sucuk, sosis, mantar, zeytin ve mısırları serpin. En üste kalan kaşar rendesini ekleyerek tekrar fırına verin.

Pizza içerisinde kullanacağınız şarküteri ürünleri ve diğer malzemelerin çeşitliliği tamamen sizin arzunuza bağlıdır. Siz bunları eksiltebilir ya da çoğaltabilirsiniz.

Peynir eridiğine pizzayı fırından çıkartın. Kek kalıbının çemberini alarak tabanıyla birlikte bir servis tabağının içine koyup, dilimleyerek sıcak sıcak servis yapın.


Afiyet olsun.
Gayet alımlı, afilli, sosyetik İtalyan asıllı, damak çatlatan cinsten tatlı. Oğlumun yediği tek tatlı da diyebilirim :)

Bakmayın bu kadar ünlü olduğuna, yapımı gayet basit bir tatlıdır. Orjinali Mascarpone peyniri ile yapılılmaktadır. Ama bu peynir ülkemizde epey pahalı olduğundan, biz genellikle yerli malı yurdun malı diyerek Labne peynirini kullanıyoruz. Lezzetinde biraz farklılık olsada, yine de gayet güzel iş görüyor. Ben bu reçetede kedi dili bisküvisi kullandım. Siz dilerseniz hazır iki katlı pasta tabanı kullanabileceğiniz gibi, evde yaptığınız pandispanyayı da kullanabilirsiniz. Kekin kakaolu olması yeterli. Kek kullanılması halinde bisküvileri ıslattığımız gibi, aynı şekilde kekin iki katını da ıslatıyoruz.




1 paket kedi dili bisküvi

Kreması İçin;
2 adet yumurta sarısı
2 tepeleme yemek kaşığı un
2 çay bardağı toz şeker
2 paket vanilya
1/2 litre süt
1 kutu Labne peynir


Bisküvileri Islatmak İçin;
2 yemek kaşığı toz şeker
2 yemek kaşığı granül kahve
1 su bardağı ılık su
2 - 3 yemek kaşığı Amaretto likör (İsteğe bağlı)


Üzeri İçin;
1 yemek kaşığı kakao

Kremayı hazırlamakla işe başlayalım. Tencere içine yumurta sarılarını, toz şekeri ve sütü alarak karıştırın. Üzerine unu eleyerek ekleyin. Çırpma teliyle sürekli karıştırarak, muhallebi kıvamına gelene kadar pişirin.
Ateşten aldıktan sonra vanilya ve Labne peynirini ilave ederek, peynir eriyene kadar karıştırmaya devam edin. Arada kabuk tutmaması için karıştırarak ılınmaya bırakın.

Bisküvileri ıslatacağınız karışım için; bisküvilerin içine girebileceği boydaki bir kabın içine su, kahve, şeker, kullanacaksanız likörü alıp karıştırın. Suyun ılık olması şekerin içinde erimesi için dikkat edilecek bir ayrıntıdır.

Bisküvileri hazırladığınız bu sıvı karışıma çok kısa süreli batırıp çıkarın ve tatlıyı hazırlayacağınız kabın içine boşluk bırakmamaya özen göstererek bir kat dizin.

Üzerine kremanın yarısını tüm yüzeyi kaplayacak şekilde yayın. Kremanın üzerine kalan bisküvileri de aynı işlemi uygulayarak dizin, kremanın kalanıyla üzerlerini kaplayın.

Kremalı yüzeyin tamamını örtecek şekilde kakao eleyin.

Tatlıyı 4 - 5 saat kadar buzdolabında soğuması için bekletin.

Dilimleyerek servis yapın.

Afiyet olsun.

Yeni yıl için görseli müthiş, tereyağlı, kıtır kıtır bir kurabiyeden, şeker hamuru figürlü, el yapımı kurabiye evi. Siz de bu güzelliği sevdikleriniz ya da aileniz ile paylaşmak isterseniz, sipariş hattından bana ulaşabilirsiniz.





Hele çocuklar bu eve bayılıyor.





Bazen canımız uzun boylu yemek yemek istemez. Buna zamanımız da olmayabilir. Doyurucu, pratik birşeyler yemek istediğimizde sandviç kurtarıcı olur. Bugünkü reçetemiz bu amaca hizmet ediyor. Sağlıklı, lezzetli, pratik. Bol yeşillikli ve proteinli. Hele çocuklar için, beslenme çantaları için çok ideal.

Sandviç içinde kullanacağınız ölçülerin miktarları size ait. İhtiyacınıza göre miktarı siz belirleyin. Reçetesi benden, uygulaması sizden. Yerken parmaklara da dikkat diyoruz :)






Haşlanmış tavuk eti (tercihan beyaz kısımından)
Sandviç ekmeği
Yeşil salata yaprakları
Maydanoz
Roka yaprakları
Salatalık turşusu
Mayonez
Çekirdeksiz siyah zeytin
Tuz
Karabiber
Hardal

Bir kase içerisine tavuk etini irice tiftikleyin. Yeşil salata ve roka yapraklarını ince ince kıyarak ekleyin. Kıyılmış maydanozu ilave edin. Küp şeklinde doğranmış turşuları ve zeytinleri ekleyin. Tuz ve karabiber ile tatlandırın.

Tüm malzemelerin üzerine birkaç kaşık mayonez koyarak iyice karıştırın.

Sandviç ekmeğini ortadan kesin. İnce bir tabaka hardal sürün. Üzerine hazırlamış olduğunuz tavuklu karışımı ekmek boyunca yayın.

Sandviçinizi ortadan ikiye keserek bir tabağa alın. İnce kıyılmış yeşilliklerle beraber servis yapın.

Afiyet olsun.
Bir kurabiye klasiği tırtıl kurabiye. Ağızda dağılan kıtırlığı, kapalı bir kutuda saklandığında uzun süre dayanması ve kolay yapımıyla joker bir reçete. Ben reçeteye bazı küçük eklemeler yaparak, pastanelerden aldığımız içi marmelatlı kurabiyelere benzettim. Siz arzunuza göre benim yöntemimi uygulayabileceğiniz gibi, tırtıl kurabiye sıkma aparatıyla sıkıp pişirdikten sonra, klasik tırtıl kurabiye olarak hazırlayabilirsiniz.





200 gr. oda ısısında tereyağ
1 su bardağı pudra şekeri
1 çay bardağı sıvı yağ
2 adet yumurta
1 paket vanilya
1 paket kabartma tozu
1/2 su bardağı nişasta
4 ya da  4+ 1/2 su bardağı un

Arasına Sürmek İçin;
Marmelat

Süslemek İçin;
80 gr. bitter çikolata
1/2 su bardağı toz Antep fıstığı



Karıştırma kabına yumurtaları, tereyağ ve sıvı yağı koyarak, elinizle karıştırın. Üzerine nişasta, un, vanilya, kabartma tozu ve pudra şekerini eleyerek ekleyin. Elinize yapışmayan bir hamur elde edene kadar yoğurun. Bu aşamada unun miktarını azar azar ekleyerek ayarlayın.

Hazırladığınız hamuru tırtıl kurabiye sıkma aparatından sıkarak, yağlı kağıt serdiğiniz fırın tepsisine dizin.

Önceden ısıtılmış 175 derece ısılı fırında, üzerlerinin kızarmalarına izin vermeden pişirin.

Pişen kurabiyeleri tel ızgara üzerine alarak soğumaya bırakın.

Kurabiyelerin iç yüzeylerine marmelat sürerek ( ben daha önce paylaştığım damla sakızlı ayva marmelatını kullandım ) diğer bir kurabiye ile birbirine yapıştırın. Bu işlemi kurabiyeler tükenene kadar uygulayın.

Çikolatayı benmari usulü eritin. Kurabiyelerin iki ucunu önce erimiş çikolataya sonra Antep fıstığına batırın.

Tadına doyulmaz marmelatlı, çikolata ve fıstıklı kurabiyeleriniz hazır.

Reçeteyi bu şekilde kullanacağınız gibi; kurabiyeleri pişirdikten sonra ya aralarına marmelat sürmeden yine iki tarafını çikolata ve fıstığa batırarak, ya da fırından çıkardığınız şekilde sade olarak hazırlayabilirsiniz. Seçim size ait.

Afiyet olsun.
Kış mevsimini en çok elmalı tarifler için seviyorum :) Elmanın; tarçın ve cevizle birlikteliğinden ister kurabiye, ister kek olsun, inaılmaz güzel, yemeye doyulmaz lezzetler çıkıyor ortaya. Pişirirken evi saran kokusu, pişse de yesek detirten cinsten.

Bugün reçetesini vereceğim kek de aynen böyle. Bol cevizli, tarçınlı, elmalı. Ama içinde hiç yağ yok. Yağ olmamasına rağmen elmalar sayesinde yumuşacık. Mutlaka denemenizi öneririm. Sonuçtan memnun kalacaksınız.





3 adet elma
1 su bardağı toz şeker
3 adet yumurta
1 paket kabartma tozu
1 paket vanilya
1 su bardağı iri kıyılmış ceviz
2 su bardağı un
1 tatlı kaşığı tarçın

Yumurtaları bir kase içine kırın. Üzerine toz şekeri ekleyerek, yumurtalar beyazlayana kadar mikser ile çırpın.
Un, kabartma tozu, vanilya ve tarçını eleyerek yumurtalı karışımın üzerine ekleyerek çırpmaya devam edin. Oldukça koyu kıvamlı bir karışım elde edeceksiniz.

Elmaları yıkadıktan sonra kabuklarını soyarak, rendenin iri tarafından rendeleyin. Sulanmalarına izin vermemek için bekletmeden kek hamuruna ekleyin. Son olarak kıyılmış cevizi de ilave ederek karıştırın.

Orta büyüklükte bir kek kalıbınının tabanını yağlayıp unlaıktan sonra kek karışımını kalıba dökün.

Önceden ısıttığınız 175 derece ısılı fırında üzeri kızarana kadar pişirin.

Kekin pişmesini en iyi anlamanın yolu içine kürdan batırmaktır. Eğer kürdan kekin içerisinden kuru çıkıyorsa kek pişmiş demektir. Ayrıca kekler, pişirme sırasında ilk 20 dakika fırın kapağı açılmazsa çok daha güzel kabarırlar.

Afiyet olsun.
Ispanağa benzeyen sindirimi kolay, bol vitaminli besleyici bir bitki olan pazıda, A, C ve K vitaminleri bol miktarda bulunur. Ayrıca, E vitamini ile, magnezyum ve kalsiyum minerallerini içerir .Kanser önleyici sebzeler arasındadır. Özellikle kolon kanserine karşı koruma sağlar. Ispanak gibi demir bakımından zengindir. Bu şekilde dolaşım sistemini güçlendirir ve kansızlığı önler.

Faydaları saymakla bitmeyen bu sebzenin bir çok çeşitte yemeği yapılmaktadır. Kavurması da en bilinen ve yapılan yemeklerden. Az malzemesi, kolay hazırlanması ve nefis tadıyla  kış sofralarında sık sık kullanın derim.






1 kg. pazı
2 adet havuç
3 diş sarmısak
1 adet kuru soğan
1 su bardağı zeytinyağ - çiçek yağı karışımı ( bu işlem zeytinyağının buzdolabında donmasını engelleyecektir )
Tuz
Karabiber

Pazıları bol suda yıkayıp, saplarını kestikten sonra diriliği kaybolana kadar haşlayın. Süzgeçe alıp süzün. Daha sonra ince ince doğrayın.

Yağı bir tencereye alarak, önce ezilmiş sarmısakları, daha sonra yarım ay şeklinde kesilmiş soğanları ekleyerek kavurun. Yıkayıp soyduğunuz havuçları, kbrit çöpü büyüklüğünde keserek soğanlara ilave ederek kavurmaya devam edin.

Havuçlar yumuşayınca pazıları ekleyip, tuz ve karabiberle tatlandırın. Kısa bir süre daha kavurmaya devam edip, yemeği servis tabağına alın.

İster sıcak, ister soğuk servis yapabilirsiniz.

Afiyet olsun.


Sütlü, hafif, tam kıvamında nefis bir Türk Mutfağı klasiği. Başka söze gerek yok sanırım :)




1 kg. süt
1 paket vanilya
1 adet yumurta sarısı
1 çay bardağından 1 parmak eksik pirinç
2 + 1/2 yemek kaşığı nişasta
1 su bardağı şeker

Öncelikle pirinci yıkayıp, üzerlerini geçecek kadar su ekleyerek haşlayıp, suyunu süzün. Şeker ile sütü bir tencereye alarak ısıtın. Haşlanmış pirinci ekleyin. Bir kase içine nişastayı koyarak sıcak sütten bir kepçe koyup, nişastayı homojen haline getirin. Yumurta sarısını ekleyip karıştırın. Bu karşımı kaynamakta olan süte yavaş yavaş akıtarak ekleyin.

Karışım koyulaşana kadar pişirin. Ateşten almadan vanilyayı ilave edin.

Fırın ısısına dayanıklı kase ya da güveç kaplarına boşaltın, tepsiye dizin. Üzerleri kabuk bağlayana kadar oda ısısında bekletin.

Tepsinin içine kapların yarısına gelecek kadar su koyun.

Üstten ısıtılmış 180-190 dereceli fırında üzerleri kızarana kadar pişirin.

Pişen sütlaçları tepsiden çıkartarak soğumaya bırakın.

Afiyet olsun.


Ekmek yapmak için ekmek yapma makinasına hiç mi hiç gereksinimimiz yok. Evlerimizdeki fırınlarda bu işi gayet güzel yapabiliriz. Hem de katkısızından. Ekmeğin içinde kullanacağımız unun çeşiti  tamamen sizin istek ve ihtiyacınıza göre değişkenlik gösterebilir. Ayrıca ekmeğinizi sade olarak hazırlayabileceğiniz gibi, keten tohumu, çekirdek, zeytin, ceviz gibi ekstra ürünlerle de çeşitlendirebilirsiniz. Rçeteye bakınca da göreceğiniz gibi, ekmek yapmak aslında gayet basit ve az malzeme gerektiriyor.  Ben burada kepekli un, çekirdek ve siyah zeytin kullandım.

Size önerim özellikle pazar kahvaltılarında, kahvaltınızı hazırlarken bir yandan ekmeğinizi mayalandırmaya bırakıp, sofraya oturmadan 20 dakika önce pişirmeniz. Evin içine yayılan ekmek kokusu, sofraya getirdiğiniz sıcacık ekmekleriniz tüm övgüleri kazandıracaktır :)

 



500 gr. un   ( buğday, kepek, çavdar, beyaz un, tercih sizin )
1 çay kaşığı tuz
1 silme yemek kaşığı kuru instandt maya
2 su bardağından 1 parmak eksik ılık su
1/2 su bardağı iri kıyılmış ceviz, çekirde, keten tohumu, zeytin vs. ( bu malzemeleri ekleyebileceğiniz gibi, dilerseniz eklemeyebilirsiniz)

Üzerine Sürmek İçin;
2 yemek kaşığı süt

Unu bir kase içine alın. Üzerine tuz ve mayayı serpin. Ve kullanmak istediğiniz malzemeleri ( çekirdek, zeytin, ceviz, keten tohumu vs. ) ekleyin. Son olarak ılık suyu ilave edip yoğurun. Ele yapışır kıvamda bir hamur elde edeceksiniz. Hamurun üzerini kapatarak, oda ısısında yaklaşık yarım saat mayalanmaya bırakın.

Mayalanan hamurdan portakal büyüklüğünde parçalar koapartarak elinizin içinde yuvarlayın. Yağlı kağıt serdiğiniz fırın tepsisine aralıklı olarak dizin. Üzerini örterek tekrar mayalanması için oda ısısında bir yarım saat daha mayalanmaya bırakın.

Mayalandıırdığınız ekmeklerin üzerine bir fırça yardımıyla süt sürün. Önceden ısıtılmış 230 dereceli fırında 10 dakika pişirin. Fırın ısısını 200 dereceye düşürerek ekmeklerin üzerleri kızarana kadar pişirin.




Bir öneri; ekmekleri elinizle şekillendirebileceğiniz gibi, ihtiyaç ve isteğinize göre muffin kalıplarında ya da kek kalıplarında da pişirebilirsiniz.

Afiyet olsun.



Pizzacılara gittiğimizde, bir türlü pizzadan sıra gelmeyen çıtır çıtır, aromalı ekmek. Evimizde kolayca yapıp, doya doya yenilsin :) Bu reçete ile aynı zamanda bayat ekmekleri de değerlendirmiş oluyoruz.





1/2 baget ekmek
1 çay bardağı zeytinyağı
1 dal taze biberiye
2 diş sarmısak
Tuz
Karabiber

Baget ekmeği çok ince olmamak kaydıyla verev dilimlere kesin. Bir kase içine zeytinyağı koyun. İçine ezdiğiniz sarmısakları, tuz ve karabiberi, dalından sıyırıp ince kıydığınız biberiyeyi ekleyip karıştırın.

Sıvı karışımdan ekmeklerin üzerine sürün.

Yağlı kağıt serdiğiniz fırın tepsisine ekmek dilimlerini yerleştirin. Önceden ısıtılmış 200 derece ısılı fırında, ekmekler kızarana kadar pişirin.

Afiyet olsun.
Kıyır kıyır, kapalı bir kapta ya da kavanozda saklandığında, tazeliğini ve kıtırlığını uzun süre yitirmeyen pastanelerde satılan kurabiyeler gibi tuzlu bir kurabiye. Az malzeme, az uğraş sonucu mükemmel :) İçine isterseniz kaşar peynir, beyaz peynir, tulum peynir gibi peynir çeşitlerini arzunuza göre eklerseniz tadını ikiye katlamış olursunuz. Ben hamuru kurabiye kalıplarını kullanarak hazırladım. Sizin zamanınız yoksa ya da uğraşmak istemezseniz elinizde küçük toplar hazırlayarak da uygulayabilirsiniz.





125 gr. tereyağ
1 adet yumurta ( akını hamurunda, sarısını üzerine sürmek için kullanıyoruz )
1 yemek kaşığı sirke
1/2 çay bardağı sıvı yağ
1 çay kaşığı tuz
1 tatlı kaşığı kabartma tozu
1 yemek kaşığı toz şeker
2 yemek kaşığı çörek otu
2 ya da 2 + 1/2 su bardağı un
100 gr. beyaz peynir, tulum peynir ya da kaşar peynir rendesi ( kullanmanız şart değil, kullanılırsa daha lezzetli oluyor )

Bir kase içine un hariç malzemeleri koyun. Azar azar unu ilave ederek  kulak memesi yumuşaklığında bir hamur hazırlayın. Dilerseniz bu hamuru unlanmış tezgah üzerinde oklava ile açarak kurabiye kalıplarıyla kesin, dilerseniz de ceviz büyüklüğünde parçalar kopartıp toplar hazırlayın ve yağlı kağıt serilmiş fırın tepsisine dizin. Üzerlerine yumurta sarısı sürün, susam serpin.

175 derece önceden ısıtılmış fırında kızarana kadar pişirin. Pişen kurabiyeleri fırın teli üzerine alarak soğumaya bırakın.





Afiyet olsun.
Daha önce sizlerle paylaştığım  çikolata topları truffle reçetesinin içeriği aynı, sunumu farklı şekli. Özel gün kutlamaları için, hem göze hem damağa hitap ediyor. Farklı şekillerde sunum yapmanız mümkün. İsterseniz çubuklara takarak isterseniz tabak içinde, tamamen sizin zevkinize kalmış. Ben her iki şeklini de uyguladım. Bu reçeteyi uygulamak için malzemelerin yanı sıra çiçek şeklinde bir kurabiye kalıbına ihtiyacınız var. Gerisi eğlenceli bir hazırlığa kalıyor.







150 gr. bitter çikolata
100 ml. krema (yarım paket)
150 gr. kakaolu kek (yaptığınız kekleriniz biraz tazeleğini yitirmeye başlamışsa bu tarifde kullanabilirsiniz)
Kuru meyve  (isteğinize bağlı )

Üzeri İçin;
100 gr. beyaz çikolata
Renkli şekerler


Öncelikle kuru meyve kullanacaksanız bunları biraz sıcak su içinde bırakarak yumuşamalarını sağlayın. Suyunu süzüp kağıt havlu üzerine alın.

Keki bir kase içinde elinizle ufalayarak, toz hale getirin.

Kremayı bir tencereye alın, kısık ateşte kaynatın. Ateşten alıp içine kıyılmış çikolatayı ekleyip karıştırın. Bu karışımı kekin üzerine dökün. Meyveleri de ekleyin ve tümünü iyice karıştırın.

Hazırladığınız bu karışımı 1 gece buzdolabında bekletin.

Çikolatayı benmari usulü ( su dolu tencerenin üzerine yerleştirdiğiniz bir kasenin içine çikolatayı kırarak koyun, su ısındıkça buharı çikolatayı eritecektir ) eritin.

Hazırladığınız truffle karışımında elinizde toplar hazırlayıp, bu topları çiçek şeklindeki kurabiye kalıbıyla şekillendirin. Topların bir yüzeyini çikolataya batırın, bir çubuğa geçirip, dik durması için bir bardağın içerisine koyarak buzdolabında çikolatanın donmasını sağlayın.





Dolaptan çıkardığınız truffle toplarının bu kez çubuğa tersten batırarak çikolatalanmamış yüzeyini çikolataya batırın. Üzerine kullanmak istediğiniz renkli şekerleri serpin. Dolapta çikolata sertleşene kadar beklettikten sonra servis yapın.





Afiyet olsun.
Öncelikle gratenden bahsetmek isterim. Graten bir pişirme yöntemidir. Özellikle fırında yapılmakta olan yemeğin üzerine parmesan, dil, kaşar peyniri gibi peynir çeşitlerinden birinin rendelenerek pişirilmesi esasına dayanır. Yemeğin üzerine beşamel sos dökerek üzerindeki peynir kızarana kadar fırında bekletmek anlamındadır. Graten pişmiş ya da çiğ malzemelerin üzerine uygulanır. Pişirme sırasında peynirin ya da beşamel sosun altında kalan malzemeyi koruyup, daha yumuşak kalmasını sağlar. Bu şekilde pişirdiğimiz yemeğin lezzeti ve kıvamını güzelleştirir.

Bu ansiklopedik bilgiden sonra gelelim bu reçetemizin içeriğine :)

Kış aylarının insan vücuduna en faydalı sebzelerinden biri olan karnıbahar; çoğumuzun severek yediği fakat haşlama sırasında çıkan kokusu nedeniyle belki biraz uzak durduğu bu sebze, çeşitli şekillerde hazırlanabiliyor. Kokusu için haşlama suyuna biraz tuz ve sirke eklerseniz bu sorun hallolacaktır. Hazırlayacağınız bu yemeği beyaz - kırmızı etlerinizle servis edebileceğiniz gibi tek başına da zevkle tüketebilirsiniz.






1 adet küçük karnıbahar ( 500 gr. kadar )
300 gr. rendelenmiş kaşar peyniri

Beşamel Sos İçin;
3 su bardağı süt
3 yemek kaşığı un
2 yemek kaşığı tereyağ
Tuz
Karabiber

Karnabaharı çiçeklerine ayırın, yıkayın. Bir tencere içinde su kaynatın. İçine bir tutam tuz ve sirke koyun ( bu işlem sebze haşlanırken çıkan kokusunu giderecektir ) Karnabaharları ekleyerek haşlayın. Süzgeçe alıp süzdürün.

Beşamel sosu hazırlamak için bir tencereye tereyağı koyup eritin. Unu ekleyerek kokusu çıkana kadar kavurun. Sürekli karıştırarak sütü ekleyin. Tuz ve karabiberle tatlandırın. Koyulaşana kadar pişirin. İçine kaşar peynirin yarısını koyarak karıştırın.

Karnabaharları ısıya dayanıklı bir kaba alın. Üzerine beşamel sosu her tarafını kapladığından emin olarak dökün.

Önceden ısıtılmış 200 derece ısılı fırında üzeri kızarana kadar pişirin. Kızartma işlemi gerçekleşince yemeği fırından dışarı alarak kalan peyniri üzerine serpin ve tekrar fırına verin. En son eklediğiniz peynir de eriyip kızarınca pişirme işlemini sonlandırın.

Afiyet olsun.
Bitkisel protein deposu, tadı güzel, görüntüsü yeşil mi yeşil bir salata.







1 su bardağı yeşil mercimek
1/2 su bardağı ince bulgur
1 su bardağı iri kıyılmış ceviziçi
2 adet yeşil biber
1 adet kırmızı kapya biber
4-5 dal taze soğan
1/2 demet maydanoz
1/2 demet nane
Tuz
Kırmızı pul biber
1 adet limon suyu
1/2 su bardağı zeytinyağ

Mercimeği bol su içerisinde haşlayıp suyunu süzün. Bulguru bir kaseye alarak üzerini örtecek kadar sıcak su koyup şişmesi için bırakın. Bu işlemler bir tarafta gerçekleşirken kırmızı ve yeşil biberleri yıkayıp çekirdeklerini çıkardıktan sonra ince doğrayın. Aynı şekilde soğan, maydanoz ve naneyi de yıkayıp ince kıyın.

Hazırladığınız bu malzemelerin hepsini bir kase içerisinde bütünleştirin. Ceviz, zeytinyağ, limon suyu ve baharatları da ekleyip iyice karıştırın.

Servis tabağına aldıktan sonra üzerini ceviz taneleri ya da maydanoz dallarıyla süsleyip servis yapın.

Afiyet olsun.
Et ürünlerinden aynı şekilde köfte yemekten sıkıldıysanız biraz değişiklik yapma vaktidir. İçeriğinde bulunan köri baharatı sayesinde daha pişirirken mutfağı kaplayan koku yemeğinizin ne kadar lezzetli olacağının garantisi. Ev ortamında hazırlandığından sağlıklı olması da sakınmadan tüketebilmemizi sağlıyor. Tavuk bilindiği gibi bütün etlerde olduğundan daha da fazla tazelik gerektiriyor. Aksi durumlarda çok çabuk gıda zehirlenmelerine yol açabiliyor. Ben genelde bu reçeteyi uygulayacağım zaman tazeliğine güvendiğim tavuk etini satın alarak, mutfak robotunda kıyma haline getiriyorum. Siz de böyle yapabileceğiniz gibi, hazır satılan tavuk kıyması yerine gözünüzün önünde hazırlatarak aldığınız kıymayı kullanırsanız kötü sürprizlerle karşılaşmamış olursunuz.






500 gr. tavuk kıyması
3 dilim bayat ekmek
1 adet kuru soğan
Tuz
Karabiber
Kırmızı pul biber ( isteğe bağlı )
1/2 demet ince kıyılmış maydanoz
1 çay kaşığı köri
1 çay kaşığı kekik
1/2 çay bardağı sıvı yağ

Kıymayı bir kase içine alın. Üzerine soğanı rendenin en ince tarafından rendeleyin. Islatıp suyunu sıktığınız ekmekleri, baharatları, sıvı yağı ve maydanozu ekleyip iyice yoğurun.

İstediğiniz köfte şeklinde, yuvarlak veya uzun köfteler hazırlayın.

Tercihan teflon tavaya bir miktatr sıvı yağ koyarak köftelerinizi arkalı önlü kızartın.

Bu köfteyi de aynen diğer köfteler gibi hazırladıktan sonra derin dondurucuda, tüketeceğiniz zamana kadar saklayabilirsiniz.

Afiyet olsun.
Elma, tarçın ve ceviz; muhteşem lezzet üçlüsü. Başka söze gerek yok sanırım :)





Bu reçetede ölçü tamamen sizin ihtiyacınıza göre belirleniyor. Ben örnekleme olması için genel ölçüleri veriyorum. Siz istediğiniz şekilde azaltabilir ya da arttırabilirsiniz.

6 adet elma
1/2 su bardağı iri kıyılmış ceviz
Toz şeker
1-2 adet karanfil
1 adet çubuk tarçın
1 çay bardağı su


Üzeri İçin;
1/2 paket kaymak
İnce çekilmiş ceviz

Elmaların kabuklarını soyun. Orta kısımdaki çekirdek yatağını bir oyacak yardımıyla çıkarın ve bir tencere içine dizin. Cevizleri 2 yemek kaşığı toz şeker ile karıştırarak, elmaların oyduğunuz çukurlarına doldurun.

Her bir elmanın üzerine 1 yemek kaşığı toz şeker serpin. Tencerenin içine karanfil ve tarçını da koyun. Suyu ilave edip, elmalar yumuşayana kadar pişirin.

Elmalar piştikten sonra soğutmadan her bir elmanın üzerine 1 yemek kaşığı kaymak koyun. Soğumaya bırakın.









Servis yapmadan önce üzerine çekilmiş ceviz serpin.

Afiyet olsun.

Brokoli lifli yapısı ile sindirimi kolaylaştırır ve şişmanlığa karşı faydalıdır. Mikrop öldürücüdür. Bağışıklık sistemini güçlendirir. Başta meme, akciğer ve bağırsak kanseri olmak üzere, kansere karşı çok iyi bir koruyucudur. İdrar yolu hastalıkları ve prostata karşı koruyucudur. Kemik erimesi ve kansızlığa iyi gelir. Bu son derece faydalı bir bitkiyi sık sık tüketmekte fayda var. Hiç bir şey yapmayıp, sadece haşlayıp üzerine limon sıktığınız da bile bence tadı enfes. Kaldıki çorbalarda, gratenlerde, salatalarda, garnitürlerde kullandığımızda güzelliğini ikiye katlıyor. Özellikle çocukların mevsiminde sıklıkla tüketmesinden yanayım.




500 gr. brokoli
2 yemek kaşığı un
2 yemek kaşığı tereyağ  ya da zeytinyağ
1 adet patates
1 adet kuru soğan
1/2 paket krema
1 lt.su
Tuz
Karabiber

Brokolileri akar suda iyice yıkayın, çiçeklerine ayırın. Patatesin kabuklarını soyup tavla zarı büyüklüğünde küp küp doğrayın.

Küp küp doğranmış kuru soğanı bir tencere içinde erittiğiniz yağ ile, pembeleşene kadar kavurun. Üzerine patates ve brokolileri ekleyerek kavurmaya devam edin. Sebzelerin üzerine unu ilave ederek birkaç dakika daha kavurduktan sonra suyu ekleyin, tuz ve karabiberle tatlandırarak, sebzeler yumuşayana kadar pişirin.

Pişen çorbanızı el blenderı ile pürüzsüz olana kadar karıştırın. Kremayı ekleyerek bir taşım daha kaynattıktan sonra, kaselere alıp servis yapın.

Afiyet olsun.


Hepimiz bu yemeği yapar, keyifle de tüketiriz. Paylaştığım bu reçete, yemeğin orjinal reçetesi. Ben kimi zaman daha hafif olması için, lezzetinden biraz ödün vererek patatesleri kızartmadan, köfteleri de teflon tavada kızartarak kullanıyordum. Gelin görün ki asıl reçetesini uyguladığımız zaman ortaya çıkan lezzet farkı, yemeği hakkını vererek yapmamız gerektiğini söylüyor. Eeee arada bir kızartma da yemek gerek :)






3 adet patates
2 adet domates
3 adet yeşil biber
2 diş sarmısak
1 yemek kaşığı domates salçası


Köftesi İçin;

500 gr. orta yağlı kıyma
1 adet kuru soğan
1 adet yumurta
2 dilim bayat ekmek
1/2 demet maydanoz
Tuz
Karabiber


Kızartmak İçin;
Sıvı yağ

Patateslerin kabuklarını soyduktan sonra, parmak kalınlığında keserek sıvı yağda kızartın. Kağıt havlu üzerine alarak fazla yağlarını süzdürün.

Köfteyi hazırlamak için bir kase içine kıymayı, yumurtayı, ekmeği, rendelediğiniz kuru soğanı, ince kıydığınız maydanozu, tuz ve karabiberi koyarak iyice yoğurun. Uzunlamasına köfteler hazırlayın. Bu hazırladığınız köfteleri sıvı yağ içerisinde kızartın. Kağıt havlu üzerine alarak fazla yağlarını süzün. Isıya dayanıklı bir kap içerisine yerleştirin.

Köftelerin üzerine kızarttığınız patatesleri dizin.

Domatesleri yıkadıktan sonra orta kalınlıkta dilimleyerek sıvı yağda kızartın ve patateslerin üzerine dizin.

Son olarak biberleri de yıkadıktan sonra ikiye keserek, kızartıp domateslerin üzerine yerleştirin.

Küçük bir tencereye 1 yemek kaşığı kadar sıvı yağ koyup ezdiğiniz sarmısakları ekleyin. Hafif kavurduktan sonra salçayı ilave edin. Üzerine 2 su bardağı su koyarak tuz ile tatlandırın.

Hazırladığınız bu sosu, kızarttığınız malzemelerin üzerine dökerek, önceden ısıtılmış 180 derece ısılı fırında pişirin.

Afiyet olsun.


Halis babaanne reçetesi. Hani tam ev yapımı denir ya işte öyle.Rahmetli kayınvalidem yemek hocasıydı. Çok güzel yemek yapardı. Ama özellikle reçellerinin tadına doyum olmazdı. Damla sakızının günümüzdeki kadar popülerolmadığı zamanlarda ben bu marmelatı ondan yediğimde tadına bayılmıştım. Öğrenip uygulamam biraz zaman aldı. Sizlerede kış mevsiminin bu çok faydalı güzel meyvesinin damla sakızıyla buluşarak ortaya çıkardığı lezzeti mutfaklarınızda uygulamanızı öneririm. Eminim çok beğeneceksiniz.





3 kg. ayva
2 + 1/2 kg. toz şeker
2 lt. su
2 adet limon suyu
4 adet damla sakızı

Ayvaları yıkayıp kabuklarını soyun. Küp küp doğrayarak geniş bir tencere içine alın. Üzerine havanda dövdüğünüz damla sakızlarını ve 2 lt. suyu ekleyiip, ayvalar yumuşayana kadar pişirin.

Ayvalar piştikten sonra el blenderı yardımıyla pürüzsüz bir karışım elde edene kadar karıştırın.

Püre haline getirdiğiniz ayvaların üzerine toz şekeri ve limon suyunu ekleyerek kıvam alana kadar pişirin.

Soğuduktan sonra kavanozlara alın.

Afiyet olsun.
Yazın dondurup buzluğa koyduğumuz vişneleri kullanma vakti geldi. Vişne ve çikolata ikilisi tatlılarda favorim. İşin içine sütün dayanılmaz hafifliği de girince, ortaya meyveli ve çikolatalı aynı zamanda hafif bu tatlı çıkıyor.






1 lt. süt
2 yemek kaşığı un
4 yemek kaşığı nişasta
2 yemek kaşığı kakao
1 kutu krema
1 su bardağı toz şeker
80 gr. bitter çikolata
1/2 su bardağı vişne
1 poşet krem şanti
3/4 su bardağı soğuk süt


1 lt. sütü tencereye koyun. İçine nişasta, un, toz şeker ve kakaoyu ekleyip sürekli karıştırarak koyulaşana kadar pişirin. Ateşten aldıktan sonra içine parçalara böldüğünüz çikolatayı ekleyerek eriyene kadar karıştırın. Oda ısısında ılınmaya bırakın. Ilınan muhallebinin içine kremayı koyup mikser ile 5 dakika çırpın.

Krem şantiyi hazırlamak için bir kaseye toz şantiyi ve soğuk sütü koyarak mikser ile koyulaşana kadar çırpın.


Hazırladığınız muhallebiyi servis edeceğiniz kase ya da bardağın yarısına kadar doldurun. Üzerine sıkma torbanız varsa sıkma torbasına doldurduğunuz krem şantiden bir miktar, sıkma torbanız yoksa bir kaşık yardımıyla bir kaç kaşık krem şanti koyun. Üzerine 4-5 adet vişne tanesi yerleştirin. Ve tekrar muhallebiden dökün. Üzerini dilediğiniz şekilde vişne tanesi ve krem şanti ile süsleyin.

Hazırladığınız muhallebilerinizi dolapta yeterince soğuttuktan sonra servis yapabilirsiniz.

Afiyet olsun.




İçerdiği yüksek orandaki lif sayesinde vücuttaki toksinlerin atılmasından tutunda bir çok faydası olan bir bitki balkabağı. Önceleri sadece tatlısı yapılan bu bitki, günümüzde tatlılardan yemeklere kadar bir çok çeşitte kullanılabiliyor. Ben çorbasını ilk kez iyi bir ücret ödeyerek bir lokantada yedim. Sonra ülke dışından bir arkadaşım yolladı bu reçeteyi. Yaptığım zaman kim yediyse ikinci kaseyi istedi :) Kış aylarının çok faydalı bitkisinden yapılan bu çorbayı, kendi mutfağınızda denemenizi mutlak öneririm. Pişirirken baharatların yaydığı koku, tadının nasıl güzel olacağının habercisi. Reçetesini esirgemeyen arkadaşıma kocaman teşekkürlerimle.





1 adet kuru soğan
250 gr. balkabağı
1 su bardağı kırmızı mercimek
3 yemek kaşığı tereyağ
1 adet kırmızı kapya biber
1 adet patates
1 çay kaşığı toz zencefil
1 çay kaşığı köri
1/2 çay kaşığı kırmızı pul biber ( isteğe bağlı )
Tuz
1/2 kutu krema

Üzeri İçin;
Kroton Ekmek

Öncelikle balkabağını küçük küpler halinde kesin. Aynı şekilde kabuklarını soyduğunuz patatesi, çekirdeklerini çıkartıp yıkadığınız biberi de küpler halinde kesin.

Tencere içine yağı koyarak eritin ve küp küp kesilmiş soğanı ekleyerek kavurun. Bu işlem esnasında köriyi de ilave edin. Kavrulan soğanlara kestiğiniz sebzeleri ekleyin. Mercimeği sudan geçirip ilave edin. Zencefili, tuzu ve pul biberi de ekleyerek üzerlerine 1 lt. su koyun, sebzeler yumuşayana kadar pişirin.

Pişen sebzeleri el blenderı ile pürüzsüz olana kadar ezin. Kremayı ekleyerek bir taşım daha kaynatın.

Kaselere alın, üzerine dilerseniz kroton ekmek ile servis yapın.

Afiyet olsun.

Çoğumuzun severek yediği farklı şekillerde pişirilen ciğer,  A vitamini ve demir yönünden zengin. Ayrıca kansızlığa iyi geldiğini de biliyoruz. Bu nedenle sık tüketmekte fayda var. Arnavut ciğeri hem güzel bir meze, hem güzel bir öğün. Sadece satın aldığınız ciğerin taze olduğuna emin olun yeter.









500 gr. ciğer
3 adet patates
2 adet kırmızı soğan
1/2 demet maydanoz
Sumak
Kırmızı pul biber  ( İsteğe bağlı )
Kimyon
Tuz
Un


Kızartmak İçin;
Sıvı yağ


Ciğeri tavla zarı büyüklüğünde küp küp doğradıktan sonra bir müddet fazla kanından arındırmak için su içinde bekletin. Süzgece alarak suyunun iyice süzülmesini sağlayın.

Patateslerin kabuklarını soyduktan sonra tavla zarı büyüklüğünde küp küp doğrayarak kızgın yağda kızartın. Kağıt havlu üzerine alarak fazla yağının süzülmesini sağlayın.

Geniş bir tabak içinde bir miktar un, tuz, kimyon ve pul biberi harmanlayın. Ciğerlerin her tarafının bu karışıma bulanması için iyice karıştırın. Kızgın yağda renkleri değişene kadar kızartın. Yine kağıt havlu üzerine alarak fazla yağını süzdürün. Kızartmış olduğunuz patates ile birleştirerek servis tabağına alın.

Kırmızı soğanların kabuklarını soyup, yarım ay şeklinde ince doğrayın. Acısının çıkması için bir müddet su dolu bir kasenin içinde bekletin, suyunu süzün. İçine ince kıydığınız maydanoz, sumak ve tuzu ekleyerek karıştırın. Ciğerlerin yanında servis yapın.

Afiyet olsun.





Evinizde sebze yemeyen bireyler özelliklede çocuklar varsa, sizde benim gibi onlara sebze yedirmek için çorbaları kullanın derim. Hele de bu reçete vitamin deposu. Sebzeleri doğrayıp blender ile ezdikten sonra hazır olacak kadar da kolay. Ben daha çok sarı renkli sebzeleri kullandım ama siz dilediğiniz sebzeleri kullanarak hazırlayabilirsiniz.







1 adet kuru soğan
2 diş sarmısak
1 adet iri boy havuç
1 adet iri boy patates
1 adet kırmızı kapya biber
2 adet kabak
1 su bardağı süt
1/2 su bardağı krema
1 yemek kaşığı un
1 yemek kaşığı sıvı yağ ya da zeytinyağ
2 yemek kaşığı tereyağ
4 su bardağı su
Tuz
Kırmzı pul biber ( isteğe bağlı )

Üzeri İçin;
Kıyılmış maydanoz


Bir tencere içinde zeytinyağını kızdırdıktan sonra küp küp doğradığınız soğanları ve ezdiğiniz sarımsakları ekleyerek pembeleşene kadar kavurun. Diğer tarafta havucun kabuğunu soyup rendeleyin. Patates ve kabakların kabuklarını soyun, kırmızı biberin çekirdeklerini çıkartın ve bu sebzeleri küp küp doğrayın. Doğradığınız sebzeleri kavurduğunuz soğanların üzerine alıp, arada karıştırarak sotelenmelerini sağlayın.

Bu işlem gerçekleşirken ayrı bir tencereye tereyağını koyup eritin. Unu ekleyerek kokusu çıkana kadar kavurun. Üzerine sütü ve kremayı ekleyin.

Hazırladığınız bu sıvı karışımı sebzelerin üzerine ekleyin. Tuz ve biber ile tatlandırın. 4 su bardağı suyu da ilave edip, sebzeler yumuşayana kadar pişirin.

Çorba piştikten sonra blender ile ezin.

Kaselere boşaltarak üzerine kıyılmış maydanoz serpip servis yapın.

Afiyet olsun.
Aşure' nin hikayesi ....

Aşure pişirmek Osmanlıdan sonra daha önem kazanmıştır. Nuh peygamber zamanından geldiği bilinmektedir. Herkes aşurenin varoluş hikâyesinin Hz. Nuh tufanı ile başladığını bilir.. Hz. Nuh, Hz. İdris peygamberden sonra kavmine gönderilen peygamberden biridir.

Oğulları olan, Sam, Ham ve Yasef kendisine iman etmelerine karşın Kenan ve kavminden pek çok kimse ona inanıp iman etmez. 1000 seneden fazla Allah’ın emirlerini kavmine tebliğ etmesine karşın ne yazık ki çok zulme uğrar ve onların alaylarına maruz kalır. Sonunda kavmini Allah’a şikâyet eder. Allah, Hz. Nuh’a çok büyük bir gemi yapmasını emreder. Ve ona yardım etmesi için Cebrail'i kendisine yardımcı gönderir.

Hz. Nuh emre itaat ederek büyük bir gemi yapar ve kendisine iman eden ne kadar mümin varsa onları gemiye bindirir. Her cinsten birer çift hayvanı da yanlarına alır. Ve Allah sonunda büyük tufanı koparttır. Gökten yağan yağmurlar ve yerden fışkıran sular bütün yeryüzünü kaplar. Ten nur’un kaynaması ile gemi hareket eder. Sadece gemiye binen müminler kurtulur. Gemi aylarca suda kalır. Bu zaman zarfında yanlarına aldıkları yiyecekler tükenmeye başlar. Geriye kalan yiyecekleri bir kazanda toplayarak bir çorba pişirmeye başlarlar. O zamanda yapılmış çorbaya bugün Aşure diyoruz. Aşurenin hikâyesi de bir rivayete göre bu hikayeye dayanmaktadır.

Yüzyıllardan bu yana değişmeyen bir gelenek haline gelmiştir Aşure. Osmanlı zamanında bu aya çok önem verilir idi. Muharrem ayının 10. günü oruçla başlanırmış güne, kazanlarca aşureler yapılıp eşe dosta, konu komşuya dağıtılırmış. O zamanda aşure dağıtan gönüllü “aşure sebilcileri” varmış. Fakire, fukaraya aşure dağıtırlarmış.










1 su bardağı buğday
1/2 su bardağı nohut
1/2 su bardağı kuru fasülye
1 çay bardağı pirinç
3 + 1/2 su bardağı toz şeker
1 adet portakal kabuğu rendesi
1 adet elma
3 lt. su
1 çay bardağı kuru üzüm
12 adet kuru kayısı
Gül suyu ( isteğinize bağlı)

Üzeri İçin;
Fındık
Ceviz
İncir
Çam fıstığı
Kestane
Tane nar
Badem

Öncelikle fasülye ve nohutu ayrı ayrı kaselerde, üzerlerini geçecek miktarda su koyarak bir gece önceden ıslanmaya bırakın. Aşureyi pişireceğiniz büyük bir tencereye buğdayı koyarak yine üzerini geçecek kadar su koyarak bir taşım kaynatıp ağzını kapatarak buğdayın şişmesi için geceden sabaha kadar bırakın. Bu işlemi yapmanız pişirme sürenizi oldukça kısaltacaktır.

Islattığınız fasülye ve nohutu haşlayarak suyunu süzün. Buğdayın üzerine suyu ilave ederek kaynatın.Buğdaylar biraz yumuşayınca üzerine yıkayıp süzdüğünüz pirinci ekleyin. Sürekli karıştırarak pirinç pişene kadar işleme devam edin. Küçük küpler halinde kestiğiniz elmaları, portakal kabuğunu ekleyip karıştırın. Yine küçük küpler halinde kestiğiniz kayısıları ve üzümleri de ekleyin. Eklediğiniz malzemeler de piştikten sonra fasülye ve nohutu ilave edin.

Bu işlemleri yaparken tenceredeki su miktarı azalacaktır. Eksilen su kadar sıcak su ilave edin.

Tencere içindeki malzemelerin piştiğine emin olduğunuzda toz şekeri ilave edin. Tadını kontrol edin. Benim verdiğim şeker ölçüsü size az gelmiş ise miktarı damak tadınıza göre arttırabilirsiniz. Eğer seviyorsanız bir miktar gül suyu da ekleyin.





Pişen aşurenizi servis yapacağınız kaselere boşaltın. Oda ısısına gelene kadar soğuttuktan sonra üzerini zevkinize göre süsleyin.

Bir öneri; farkettiğiniz gibi aşure pişerken içine incir koymdık. Çünkü incirin pişme sırasında çıkan çekirdekleri aşurenin renginin beyazlığını bozuyor ki aşurenin en temel özelliği piştikten sonra renginin beyaz kalmasıdır. Bu nedenle ben hep inciri süsleme malzemesi olarak üzerinde kullanıyorum.

Afiyet olsun.

Adından da anlaşılacağı üzere bol yeşillikli bir reçete. Doyurucu,vitaminli, besleyici. Hafif bir öğün geçirmek istediğinizde pratik yapımıyla ihtiyacınıza yanıt verecektir. Meze olarak ya da çay sofralarınıza da güzel bir alternatif olacağını düşünüyorum.








3 adet patates
1 adet iri boy salatalık
1 adet havuç
1 su bardağı haşlanmış bezelye
1/2 demet ince kıyılmış dereotu
1/2 demet ince kıyılmış maydanoz
2 diş sarmısak
3 tepeleme yemek kaşığı yoğurt
2 yemek kaşığı mayonez ( ben light mayonez kullandım )
Tuz
Kırmızı pul biber ( isteğe bağlı )


Patatesleri tencere içine alarak bol suda haşlayın. Soğuttuktan sonra kabuklarını soyun. Rendenin iri tarafıyla geniş bir kase içine rendeleyin.

Patateslerin içine kabuğu soyulmuş havucu aynı şekilde rendeleyin. Salatalığı iyice yıkadıktan sonra kabuklarını soymadan havuç ve pateteslerin içine rendeleyin. Kıyılmış maydanozu, dereotunu,haşlanmış bezelyeyi, ezilmiş sarımsağı, yoğurt, mayonez ve yeterli miktarda tuz da ilave ederek güzelce karıştırın.

Salatanzı servis yapacağınız tabağa aktarın. Üzerine arzu ederseniz kırmızı pul biber serpin, dereotu dallarıyla süsleyerek servis yapın.

Afiyet olsun.



Kış aylarının en sevdiğim sebzelerinden birisidir pazı. Dolmasına hiç dayanamam. Pamuk gibi yumuşacık olur. Yaprak gibi damarlı çıktı ya da sert oldu sıkıntısı yaratmaz. Bir lokantanın menüsünde gördüm ve denedim bu yemeği. Kendimce de yorumladım. Bakmayın siz adının afilli olduğuna. Sadece bir kaç ufak dokunuşla sadece sunumu farklı, yoksa içerik aynı. Sizlere de fikir verebilir düşüncesiyle paylaşıyorum.








1 kg. pazı
350 gr. orta yağlı kıyma
1 adet kuru soğan
1 çay bardağı pirinç
1 tatlı kaşığı domates salçası
Karabiber
Kimyon
Tuz
Kırmızı pul biber (İsteğe bağlı)
1/2 demet ince kıyılmış maydanoz

Sosu İçin;
3 yemek kaşığı tereyağ ya da sıvı yağ
1 tepeleme yemek kaşığı salça


Alt Tabanı İçin;
Lavaş ekmeği


Pazı yapraklarının sap kısımlarını keserek iyice yıkayın ve bu yaprakların sığabileceği büyüklükte bir tencerede su kaynatın. Suyun içerisine parti parti yaprakları daldırıp, 1 dakika kadar tutup çıkartın. Bir süzgeçe alın. Tüm yapraklar bitinceye kadar bu işlemi tekrarlayın.

Bir kase içine kıymayı ve baharatları koyun. Soğanı küp doğrayıp ekleyin. Maydanozu, suda yıkayıp süzdüğünüz pirinci ve salçayı da ilave ederek yoğurun.

Pazı yapraklarının büyüklerini ikiye kesin. Kıymalı harçtan bir miktar yaprağın içine koyarak, iki yandan içi kapatıp sıkıca sarn.Bir tencereye dizin.

Sosu için; bir tencereye yağı alın. Kızdıktan sonra salçayı ekleyin ve bir miktar kavurun. 1 su bardağı kadar su ekleyerek salçanın sulanmasını sağlayın. Bir miktar tuz ilave edin. Bu sosu dolmaların üzerine dökün.

Tencerenin içine, dolmaların üzerine uygun büyüklükte bir tabak kapatın (bu işlem dolmaların pişerken açılıp dağılmalarını önleyecektir) ve bu tabağın üzerini geçecek kadar sıcak su ekleyin. Arada kontrol ederek yemeğinizi pişmeye bırakın. Su azaldığı zaman gerekirse sıcak su ilave edebilirsiniz.

Lavaş ekmeklerini 2 parmak genişliğinde uzunlamasına keserek fırın tepsisine alın. Isınıp hafif kızarana kadar orta dereceli fırında pişirin.

Lavaşları servis tabağına alın. Üzerine dolmaları dizin ve servis yapın. Bu esnada arzu ederseniz tabağa bir kaç kaşık yoğurt da koyabilirsiniz.

Afiyet olsun.










Ülkemizin çeşitli yörelerinde yapılan ama en çok Gaziantep yöresinin bilindik bu tatlısını hiç hamur açmadan, uzun uzun uğraşmadan ama aynı lezzette yapabiliriz. Evinizde malzemeleriniz hazırsa, misafir geldiğinde ya da canınız tatlı yemek istediğinde kahveniz pişene kadar geçen süre içinde kolayca hazırlayabilirsiniz. Alacağınız övgüler de cabası :)










1 adet yufka
3 yemek kaşığı kaymak
2 yemek kaşığı toz şeker
1 yemek kaşığı tereyağ
4 yemek kaşığı toz Antep fıstığı

Servis Sırasında Kullanılmak Üzere;
1 top sade dondurma

Yufkayı tezgaha yayın. Tüm yüzeyini kaplayacak şekilde fıstık ve toz şekeri serpin. Bir çay aşığı yardımıyla kaymağı parçalar halinde gelişigüzel şekerli fıstıklı karışının üzerine koyun.

Yufkayı zarf şekli alacak şekilde önce uzun kenarlarını, sonra kısa kenarlarını içe katlayın.

Tereyağını yüzeyi yapışmaz bir tavada eritin. Yufkayı tavanın içine alın. Arkalı önlü kızarana kadar pişirin.

Pişen katmerinizi 4 parçaya bölerek servis tabağına alın. Üzerine dondurma koyarak sıcak servis edin.

Afiyet olsun.
Sayısız faydasının yanı sıra, kendine has kokusu ve tadı ile dereotunun dayanılmaz çekiciliği. Kıyır kıyır güzel bir hamur ile dereotunu buluşturduğunuzda, ortaya kolayca hazırlayabileceğiniz bu poğaça çıkıyor. Çocukların beslenme çantaları için de alternatif olabilir. Ben beyz peynirli bir iç malzeme kullandım ama siz isteğinize göre bunu farklılaştırıp, patates, kıyma, patlıcan ya da ıspanak gibi malzemeleri de kullanabilirsiniz.





150 gr. oda ısısında tereyağ
1/2 su bardağı sıvı yağ
1 çorba kaşığı yoğurt
1 adet yumurta
1 paket kabartma tozu
1 yemek kaşığı sirke
1 çay kaşığı tuz
3 su bardağı un
1/2 demet ince kıyılmış dereotu

İçi İçin;
150 gr. beyaz peynir
1 adet yumurta akı

Üzerine Sürmek İçin;
1 adet yumurta sarısı
Keten tohumu
Susam

Derin bir kasenin içine tereyağ, sıvı yağ, yumurta,kabartma tozu, sirke, yoğurt ve tuzu koyup elinizle karıştırın. Dereotunu ve unu da ekleyerek yoğurun. Elinize yapışmayacak, yumuşak bir hamur elde edeceksiniz.Eğer hamurunuz elinize yapışıyorsa ekstra un ilave edebilirsiniz.

Hamurun üzerini nemli bir bez ile örterek oda ısısında siz iç harcını hazırlayana kadar dinlenmeye bırakın.

İç harcı için peyniri bir tabağa alarak çatalla ezin. Eğer kullandığınız peynir yağlı bir peynir ise, pişme sırasında poğaçanın içinden çıkıp erimemesi için 1 adet yumurta akı ilave edin. ( Çökelek, lor peyniri gibi yağ oranı düşük peynirler kullanırsanız yumurta akına ihtiyacınız olmayacaktır ) Arzu ederseniz bu karışıma biraz da kırmızı pul biber ekleyin.

Hazırladığınız hamurdan mandalina büyüklüğünde parçalar kopartarak elinizde, avuçiçi büyüklüğünde açın. İç harcından koyup ikiye katlayarak, yağlı kağıt serdiğiniz fırın tepsisine dizin.

Poğaçaların üzerine yumurta sarısı sürün, susam ve keten tohumu serpin.

Önceden ısıttığınız 175 derece ısılı fırında üzerleri kızarana kadar pişirin.

Pişen poğaçaları ızgara telin üzerine alarak soğumaya bırakın.

Afiyet olsun.
Tuzlu ya da tatlı her türlü iç malzemeye uygulanabilen çıtır çıtır bir hamur. Şekline bakıp sakın aldanmayın; yapımı çok kolay. Ben iç malzeme olarak tahin ve ceviz kullanarak tatlı bir çörek yaptım. Ama dilerseniz siz, güzel bir biber salçasıyla beraber kuru fesleğen kullanarak tuzlusunu da yapabilirsiniz. Hamuru hazırladıktan sonra gerisi sizin damak zevkinize kalmış. Sadece yapmanız gereken tuzlu bir çörek hazırlayacaksanız hamurun reçetesinde verdiğim şeker miktarını kullanmayıp, tuz miktarını biraz arttırmak.





3 + 1/2 su bardağı un
2 adet yumurta
50 gr. eritilmiş soğutulmuş tereyağ
1/4 su bardağı toz şeker
1/3 su bardağı süt
1/4 su bardağı ılık su (eğer hamurunuz sert olursa)
1/2 çay kaşığı tuz (tuzlu hamurlar için 1 çay kaşığı tuz)
1 paket toz maya

İçi İçin;
1 su bardağı iri kıyılmış ceviz
1/2 su bardağı toz şeker
1/2 su bardağı tahin


Hamuru hazırlamak için  unu, toz şekeri, mayayı, tuzu bir kap içerisine alarak mikser yardımı ile karıştırın. Tereyağı, yumurtaları ve sütü bu karışıma ekleyip karıştırın. Ele yapışmayacak kıvamda bir hamur elde edeceksiniz. Bu aşamada eğer hamurunuz sert olduysa ılık suyu ilave edebilirsiniz. Hazırladığınız hamurunuzun üzerini nemli bez ile örterek, oda ısısında yaklaşık 30 dakika mayalanmaya bırakın.

Mayalanan hamurdan portakal büyüklüğünde parçalar kopartarak, unladığınız tezgah üzerinde dikdörtgen olacak şekilde uzunlamasına açın.





Hamurun üzerine kaşık yardımıyla hamurun dışına taşırmadan tahin sürün. Üzerine önce toz şeker sonra ceviz serpin.






Hamuru uzun kenarından rulo olacak şekilde sarın.




Uçlardan bir taraf sabit kalacak şekilde hamuru bir bıçak yardımıyla ortadan ikiye kesin.




İki parçaya ayırdığınız hamuru birbirinin üzerine dolayıp, iki ucunu birleştirin.




Bu işlemleri bütün hamur bitinceye kadar tekrar edin. Yağlı kağıt serdiğiniz fırın tepsinize aralıklı olarak dizin.








Tepsiye dizdiğiniz çöreklerinizi mayalanması için 20 dakika kadar oda ısısında beklettikten sonra, önceden ısıtılmış 180 derece ısılı fırında üzerleri kızarana kadar pişirin.

Pişen çöreklerinizi ılındıktan sonra servis yapabilirsiniz.

Afiyet olsun.
Bu ufacık balığın bu kadar lezzetli olması... Benim gibi balıkla arası çok iyi olmayanların bile iştahla yiyebileceği bir çeşit. Uzmanlara göre haftada en az 1 öğün balık tüketmemiz gerektiğini çok iyi biliyoruz. En sağlıklısı ızgara olanı elbette ama arada da kızartma yapmanın bir sakıncası olmaz diye düşünüyorum. Kılçıklarından tamamen arınmış, dışındaki unlu kaplaması sayesinde içine fazlaca yağ çektirmeden, çıtır çıtır, yanında bol yeşillik, daha ne olsun :)








Bu reçetenin ölçüleri tamamen sizin isteğinize bağlı. Ben örnekleme olması için şöyle söyleyeyim :1 kg. hamsi, 1/2 su bardağı mısır unu - un karışımı, 1 çay kaşağı tuz ve kızartmak için sıvı yağ kullandım.

Öncelikle balıktan başlayayım. Tam mevsiminde tazecik hamsileri balıkçıya temizleterek satın aldım. Sizin böyle bir imkanınız yoksa ve balık temizliyebiliyorsanız balığın kılçıkları da dahil olmak üzere güzelce temizleyin, akar suda yıkayarak süzülmeleri için süzgeçe alın. İki adet balığı derileri dışa gelecek şekilde, aynı büyüklükte olmalarına özen göstererek birleştirin. Bütün balıklar bu şekilde eşleşene kadar bu işlemi uygulayın.





Bu işlemden sonra dilerseniz un, dilerseniz mısır unu ya da benim yaptığım gibi eşit miktarda un ve mısır ununu genişce bir tabakta harmanlayın. İçine tuz ekleyin. Hazırladığınız bu karışıma balıklarınızı arkalı önlü bulayın.







Derin bir tavada yağı kızdırdıktan sonra balıklarınızı kızartın. Kızaran balıkları fazla yağlarından arındırmak için kağıt havlu üzerine alın. 

Yanına bol yeşillik, roka, kırmızı soğan, turp gibi sebzelerden oluşan bir salata ile servis yapmanızı öneririm.

Afiyet olsun.


Kavanoz ya da kutu içinde sakladığınızda 10 gün kadar tazeliğini kaybetmeyen kıtır kıtır bir kurabiye. Üzerindeki damla çikolata ile tatlı krizlerinde el altında olmasında fayda var :) Yapımı da bir o kadar kolay.




250 gr. oda ısısında tereyağ
4 yemek kaşığı nişasta
2 adet yumurta

1 kahve fincanı toz şeker
1 çay bardağı sıvı yağ
1 paket kakaolu puding
1 paket kabartma tozu
1 paket vanilya
Aldığı kadar un

Üzeri İçin;
Damla çikolata

1 bütün yumurta ve 1 yumurtanın sarısını, unun ve damla çikolatanın dışında kalan malzemelerle birlikte bir kase içinde karıştırın. Bu karşıma azar azar un ilave ederek, ele yapışmayan, kulak memesi kıvamında bir hamur yoğurun.

Yoğurduğunuz bu hamuru, unlanmış tezgah üzerinde merdane yardımıyla açın. Kurabiye kalıpları ya da bardakla keserek yağlı kağıt serilmiş fırın tepsisine aralıklı olarak dizin. Eğer hamuru açıp kalıpla kesmeye zamanınız yoksa, hamurdan fındık büyüklüğünde parçalar kopartarak, elinizde yuvarladığınızda da kurabiyenizin lezzetinden kaybınız olmayacaktır.

Üzerine yumurta akı sürün, çikolata parçalarından koyun.

180 dereceli önceden ısıtılmış fırında üzeri pembeleşene kadar pişirin. Pişirdiğiniz kurabiyeleri ızgara telinin üzerine alarak soğumaya bırakın.

Afiyet olsun.

Mucize sebzelerden birisidir kereviz. Uzmanlar mideyi kuvvetlendirdiğini ve iştah açtığını belirtiyorlar.İç salgı bezlerini ve özellikle vücutta çok çeşitli vazifesi olan böbrek üstü bezlerini çalıştırdığını, sinir yorgunluğunu önlediğini, kanı pisliklerinden temizlediğini ve sivilcelerin geçmesine, yüzün pembe bir hal almasına yaradığını da vurgulayan uzmanlar, kerevizin diğer faydalarını şöyle sıralıyor: Karaciğerin şişliğini giderip onu yorgunluk maddelerinden temizliyor. Sarılığı gideriyor, böbrekleri çalıştırıyor, fazla suyu dışarı atıyor. Böbreklerden kumu, taşı döküyor.

Ayrıca bitkinin körpe yaprakları, güneşsiz ve havadar bir yerde kurutularak toz haline getirildiğinde, bazı yiyeceklere, özellikle salata soslarına çeşni vermesi için kullanılabiliyor.

Bu denli faydalı olan kerevizi alışılgelmişin dışında portakal suyu ile pişirmenizi öneririm. Hem görüntüsü hem tadı çok güzel oluyor.



1 kg. kereviz
2 adet havuç
2 adet patates
1 adet kuru soğan
2 adet portakalın suyu
2 adet kesme şeker
Tuz
1/2 su bardağı zeytinyağ-ayçiçekyağ karışımı

Üzeri İçin:
Kıyılmış kereviz yaprağı

Soğanın kabuklarını soyup, yarım ay şeklinde doğradıktan sonra zeytinyağ-ayçiçekyağı karışımıyla tencereye alıp, pembeleşene kadar kavurun. Burada neden ayçiçekyağı ve zeytinyağını birlikte kullanıyoruz sorusunu sorabilirsiniz. Bilindiği gibi zeytinyağının buzdolabında donma özelliği vardır. Bu nedenle ayçiçek yağı ile karıştırırsanız, bu işleme engel olmuş olursunuz.

Havuçların kabuklarını soyup verev şekilde dilimleyin,soğanlara ilave ederek kavurmaya devam edin. Portakal suyunu ilave edin. Havuçlar hafif yumuşayana kadar pişmeye bırakın. Bu arada kereviz ve patateslerin kabuklarını soyun, yuvarlak halkalar halinde doğrayın. Havuçlara ekleyip, tuz ve şekeri de ilave edin. Sebzelerin üzerini geçecek miktarda su ilave edip kontrollü şekilde pişmeye bırakın.

Pişirdiğiniz yemeği oda ısısına gelene kadar kapağını açmadan tencere içerisinde bırakırsanız kerevizlerin kararmasını engellemiş olursunuz.

Yemeği servis tabağına aldıktan sonra üzerine ince kıydığınız kereviz yapraklarını serperek servis yapabilirsiniz.

Afiyet olsun.
Bu reçeteyi geçen gün kahve içmeye gittiğim bir arkadaşımdan edindim. Kahvenin yanında inanılmaz güzel olmuştu. Kıyır kıyır ağızda dağılan, kapaklı bir kutuda ya da kavanozda saklandığında bir kaç gün tazeliğini kaybetmiyen bir kurabiye. Küçük ebatlarda yaparsanız deyim yerindeyse lokmalık oluyor.








1 adet yumurta
1 su bardağı pudra şekeri
150 gr. oda ısısında tereyağ
4 yemek kaşığı sıvı yağ
5 yemek kaşığı nişasta
2 yemek kaşığı ılık su
2 tatlı kaşığı neskafe
1 paket vanilya
1 paket kabartma tozu
Aldığı kadar un

Üzeri için:
Fındık

Derin bir kase içine un hariç bütün malzemeleri koyun. Azar azar unu ilave ederek kulak memesi yumuşaklığında, ele yapışmayan bir hamur hazırlayın. Hazırladığınız bu hamurdan fındık büyüklüğünde parçalar kopartarak elinizin içinde yuvarlayın. Orta kısımlarına parmağınızla bastırıp çukur açtıktan sonra, fındık yerleştirin. Yağlı kağıt serdiğiniz fırın tepsisine aralıklı olarak dizin.

Önceden ısıtılmış 180 derece ısılı fırında pembeleşene kadar pişirin. Pişen kurabiyeleri ızgara telinin üzerine alarak soğumaya bırakın. Kurabiyeleriniz servise hazır.





Afiyet olsun.